AKKUŞ TÜRKİYE DAVASI

AKKUS/TÜRKĐYE DAVASI
9 Temmuz 1997 (60/19967 679/869)
Bu davada Avrupa Đnsan Hakları Sözlesmesi’nin 43. ve Divan Đçtüzüğü A’nın ilgili
hükümleri uyarınca Divan su üyelerden olusmustur: R. Bernhardt( Baskan), Thor
Vilhjalmsson, F. Gölcüklü, J. De Meyer, A. N. Loizou, G. Mifsud Bonnici, J.
Makarczyk, B. Repik, P. Kuris, Mukayyit H. Petzold ve yardımcısı P. J. Mahoney
DAVANIN ESASI
I. Davanın Özel Kosulları
Baraj yapımından sorumlu olan Devlet Su Đsleri, 6. Eylül-Ekim 1987’de, Kızılırmak
Vadisi’nde Altınkaya hidro-elektrik barajını yapmak için Bayan Akkus ve 1992 yılında ölen
kocasına ait araziyi istimlak etmistir. Sinop’un Gökdoğan köyünde pirinç yetistirilmek için
kullanılan bu arazi ise halen sular altındadır.
Baraj yapım projesi sonucu yapılan kamulastırmadan 3000 den fazla aile (toplam
17.000 kisi) etkilenmistir.
7. Basvurucuya göre, Devlet Su Đsleri tarafından görevlendirilen ve Ege Bilimsel Tarım
Fakültesi tarafından sürdürülen bilimsel çalısma 1987’de arazinin değerini 3200 ila 3500
olarak tesbit etmesine karsın metrekare basına 800 - 850 TL arasında ödeme yapılmıstır.
8. Devlet Su Đsleri uzmanlarından olusan bir Komite, basvurucunun arazisine 122.000 TL
değer biçmis ve bu miktar Bayan Akkus’a kamulastırma yapıldığında ödenmistir.
9. Basvurucu, 12 Ekim 1987 tarihinde, Durağan Asliye Mahkemesi’ne tazminatın
arttırılması ve ek kaybın hesaplanmasında enflasyon oranının göz önüne alınmasını isteyen
bir basvuruda bulunmustur. Mahkeme, 22 Haziran 1989 tarihinde, Bayan Akkus’a 271. 039
TL ek tazminat ve kamulastırma tarihi olan 4 Eylül 1987 tarihinden itibaren geçen süre için
yıllık % 30 gecikme tazminatı ödenmesine karar vermistir. Böylece toplam tazminat 393.039
TL olmustur. Bayan Akkus’a aynı zamanda 61.123 TL tutan mahkeme masraflarının da
ödenmesi kararlastırılmıstır.
10. Devlet Su Đsleri hukuk yönünden dosyayı bir üst mahkeme olan Temyiz Mahkemesi’ne
götürmüstür. Bayan Akkus da, ek kaybın hesaplanmasında gecikmeye bağlı kanuni faizin
değil, enflasyon oranına bağlı faizin hesaplanması isteğinin karara bağlanmasını Borçlar
Kanunu’nun 105’inci maddesine dayandıran (asağıda 14. paragrafa bakınız) bir karsıt
basvuru yapmıstır. Temyiz Mahkemesi kararı tek celsede onaylamıstır.
11. Ek tazminat, Avrupa Đnsan Hakları Komisyonu’na yapılan basvurudan 6 ay ve Temyiz
Mahkemesi’nin kararından yaklasık 17 ay sonra Subat 1992’de ödenmistir.
12. Bayan Akkus halen ihtiyaçlarını karsılayan damadı ile birlikte yasamaktadır.
II. Đlgili Đç Hukuk
13. 4 Aralık 1984 ve 3095 numaralı yasaya göre, vadesi geçmis devlet borçlarının faizi, her
yıl için % 30 dur. Olay sırasında yıllık ortalama enflasyon faizi her yıl için % 70 ve devlete
ödenecek olan borçların gecikme faizi oranı her ay için % 7 (yıllık % 84) idi. (89/14915
numaralı Bakanlar Kurulu Kararı ve Devlet Alacaklarının Tahsili Hakkındaki 6183
numaralı kanunun 51. Bölümü).
14. Olayın geçtiği tarihte Borçlar Kanununun ilgili 105. Maddesi söyledir:
“Alacaklı tarafın uğradığı kayıp geçmis günler faizini astığı yerde ve borçlu,
alacaklının hatalı olduğunu ispatlayamadığı zaman
kaybı karsılar.
Eğer ek kaybın değeri hemen belirlenebilirse, mahkeme esasına iliskin karar
verirken, zararın miktarı da kararlastırabilir” diye sart kosar.
15. 3 Haziran 1991’de Temyiz Mahkemesi’nin Besinci Hukuk Dairesi , kamulastırma
tazminatına iliskin olarak su kararı almıstır:
“Alacaklılar yaptırıma basvurdukları zaman alacakları miktar ve faizini talep etme
hakkına sahip oldukları için, baska bir sekilde tazminat talep edemezler, böylece enflasyon
oranının yüksek olması esasına dayanarak alacaklının iddiasını kabul kararı, hatalı
bulunmustur”.
16. 23 Subat 1994’de (Karar E: 1993/5-600, K: 1994/80) Temyiz Mahkemesi, asağıdaki
kararı almıstır:
“3095 numaralı kanun ülkedeki enflasyon oranı % 30’un çok üzerindeyken onaylandı
ve yürürlüğe girdi. Bununla birlikte, kanun koyucunun gecikme için faiz oranını % 30 olarak
tespit etmis olmasını dikkate olmadan mevcut davada, mevduata verilecek faiz oranlarına
dayanan hatalı bir esasa göre % 30’u asan bir bilesik faiz oranına hükmetmek kanuna aykırı
olurdu”.
KOMĐSYON ÖNÜNDEKĐ ĐSLEMLER
17. Bayan Akkus Komisyona 26 Ağustos 1991’de basvurmustur. Bayan Akkus, 1 No’lu
Protokol’ün 1. Maddesine dayanarak; kamulastırma için ek tazminat ödenmesinde, Su
Đsleri’nin gecikmesi sebebiyle mülkiyet hakkının ihlal edildiğinden sikayetçi olmustur.
18. Komisyon, 10 Ocak 1994’de basvurunun kabul edilebilir olduğunu (no: 19263/92)
açıklamıstır. Komisyonun 27 Subat 1996 tarihli raporunda (31. Madde), 6’ya karsı 22 oyla 1
No’lu Protokolün 1. Maddesinin ihlal edildiği belirtilmistir. Komisyon mütalaasının tam
metni ve raporun içerdiği karsıt oylar, bu karara ek olarak sunulmustur.
DĐVAN’A SON SUNUSLAR
19. Hükümet, dilekçesinde ilk sunus olarak, Divan’dan, yapılan sikayete iliskin olarak
zaman bakımından yetkisiz olduğu, iç hukuk yollarının tamamen tüketilmediği ve davanın
ispatlanmadığı gerekçesiyle davayı reddetmesini talep etmistir.
I. HÜKÜMETĐN ĐLK ĐTĐRAZLARI
A. Zaman Bakımından Yetkisizlik Đtirazı
20. Hükümet, Sözlesmenin 26. Maddesine dayanarak, Divan’ın, Bayan Akkus’un
basvurusunu incelemeye zaman bakımından yetkisiz olduğunu çünkü söz konusu basvuru
zamanının, tazminatın basvurucuya ödendiği tarihte (Mart 1992) değil, Temyiz
Mahkemesinin 17 Eylül 1990‘da, Durağan Asliye Mahkemesinin 1989’da belirlediği faiz
oranını onaylama kararını aldığı tarihte basladığını (yukarıdaki 10. Paragrafa bakınız) ileri
sürmüstür. Basvurucu, bu kararın açıklanmasından beri etkilenmekteydi.
21. Divan, sadece ek tazminatın ödenmesine, basvurucunun uğradığı zararın ulusal
yetkililerin gecikmesinden kaynaklandığına ve basvurucunun Temyiz Mahkemesinin nihai
kararını vereceği zamana kadar böyle bir sikayette bulunamayacağına isaret eder. (bkz.
yukarıda Paragraf 10)
Basvurucu, 26 Ağustos 1991’de zamanı gelip de henüz ödenmeyen tazminat konusunda
Komisyona yaptığı basvurusu ile ilgili olarak, 26. Maddedeki ilgili hükümden memnun
kalmıstır. Dolayısıyla bu ilk itiraz reddedilmelidir.
B. Đç Hukuk Yollarının Tüketilmediği Đddiası
22. Hükümetin ifadesine göre Bayan Akkus, Sözlesmenin 26. Maddesinde öngörüldüğü
üzere sikayetini Türk mahkemeleri önünde ileri sürmemis ve Borçlar Hukukunun
105.maddesinde öne sürülen çareleri doğru bir sekilde tatbik etmesi de devlete ait çözümleri
de tüketmemistir (yukarıda 14. Paragrafa bakınız).
23. Mahkeme, yerlesik içtihatlarına göre, söz konusu devlet itirazını Komisyon önüne
getirmesi halinde, itirazın doğası ve sartlar elverdikçe, ön bir itirazı göz önüne alacağı
konusunu tekrarlamaktadır - prensipte, uygun olabilirlik konusu önceden incelenmektedir.
Komisyon temsilcisinin belirttiği üzere, sartların mevcut davada yerine getirilmediği dava
dosyasından anlasılmaktadır. Buna göre hükümetler, bu itiraza itimat etmekten
vazgeçmislerdir.
II. 1 NO’LU PROTOKOLÜN 1. MADDESĐNĐN ĐHLAL EDĐLDĐĞĐ ĐDDĐASI
24. Basvurucu, Türkiye’de yıllık enflasyon oranı % 70 olduğu zaman, arazisinin
kamulastırılmasını takiben kendisine ödenen ek tazminatın faizinin yetersiz olduğundan ve
yetkililerin ilgili miktar için ödeme yapılmasında gecikildiğinden sikayet etmistir. Bayan
Akkus’un itimat ettiği Protokol1, Madde 1’e göre:
“Her doğal ve mesru kisi mülkiyetinin tasarrufunda bulunma hakkına sahiptir.
Uluslararası hukukun genel prensipleri ve içtüzükler için kosulların sağlanması halinde
sartları yerine getiren konular ve kamu yararı hariç olmak üzere, hiç kimse bu haklardan
mahrum bırakılamaz.
Ancak, önceki sartlar, genel menfaate göre mülk kullanımını kontrol etmek ve vergi
ödemelerini kontrol altına almak veya diğer primler veya ceza gibi kanunları uygulamak hiç
bir sekilde devletin hakkını zayıflatmaz”.
Bayan Akkus, tazminatı, arazisi kamulastırıldığında veya Mahkeme durusmaları
basladığı zamanki değeriyle hesaplandığı için sikayetçi oldu (yukarıda 6. ve 9. paragraflara
bakınız). Bayan Akkus, enflasyon oranı yerine ek tazminatı, enflasyon oranı yerine
ödenmeyen faizin kanuni oranını hesaplamak için Borçlar Kanunu’nun 105. Maddesini göz
önüne almayı ve basvuruyu reddettiği için Temyiz Mahkemesi’ni elestirdi. Bayan Akkus ek
tazminatın kendisine, durusmalar basladıktan dört yıl, dört ay ve özellikle de Temyiz
Mahkemesinin kararından 17 ay sonra, Subat 1992 tarihinde ödendiğini belirtmistir. Ancak
1980’den önce benzer davalarda ödeme en çok iki ay içinde yapılıyordu. Ayrıca, bayan
Akkus, geçen yıllarda enflasyonun etkisiyle istimlak tazminatı bedelini düsürmek için
ödemeden farklı olarak bakılan ödeme müddetinin, idari bürokrasinin iyi niyetine bağlı
olduğunu söylemistir. Son olarak, bayan Akkus, Türk hukukunun, devlet tarafından özel
kisilere verilen borçların ısığında uygulama önlemleri alabilecek kurallara sahip
olmayısından dolayı üzüldüğünü belirtmistir.
25. Komisyon, basvurucunun kaybının uzaması nedeniyle 1 No’lu Protokolün 1. Maddesinin
ihlal edildiği sonucuna varmıstır. Komisyon, Bayan Akkus’un 390.000TL aldığını tahmin
etti ancak ulusal yetkililer, ek tazminatın ve gerçek ödemenin yapıldığı tarihten beri geçen
17 aylık süre içinde paranın değer kaybını hesaba katsalardı, Bayan Akkus, yaklasık olarak
594.000 TL alacaktı.
26. Hükümet buna karsı çıkmıstır. Yetkililer bayan Akkus’a araziye sahip olmadan önce
kendisine 122.000 TL ve arazinin değerini yeniden tayin etmek için dava muamelelerinden
sonra da % 30 faiziyle birlikte 271.039 TL ek tazminat ödendiğini belirtmislerdir (yukarıda
9. Paragrafa bakınız). Hatta, bu miktarlar hesaplanırken, enflasyonun dikkate alınmadığı farz
edilirse, tazminat, istimlak edilen arazinin değeriyle oldukça orantılı olduğundan hükümet,
mahkemenin içtihatlarına dayanan hukuka güvenmistir. Protokol 1, Madde 1’de belirtilen
sartlar tatmin ediciydi. Binlerce insanın menfaatinin söz konusu olduğu genis ölçekli
projelerin olduğu yerde durum özellikle böyleydi;devlet tam tazminat ödemeyi sart
kosarken, bu gibi projelerin gerçeklesmesinde bunu engellerdi. Bundan baska, basvurucu
mevcut davanın, basvurucunun kendi kararı, kendi riski olduğundan ve Borçlar Kanununun
105. Maddesi uyarınca kendisine avantaj sağlayacak bir imkan olmadığından “kisisel ve
fazla bir yük” tasıdığını iddia edemez. Dahası, kendi avukatı bile günlük bir Türk
gazetesinde yayınlanan bir makalede, değeri, değerlendirme komitesi ve mahkeme
tarafından tayin edilerek kamulastırılan belirli arazilerin değerlerinin piyasa fiyatından
oldukça yüksek olduğunu kabul etmistir.
Hükümet, son olarak, yaratıcı ve etkili kamu hizmetinin ayrılmaz bir parçası olan faiz
oranlarının konulması ve uygulanmasında büyük kıymet bildirim hadlerine güvenmistir.
Devlete ödenmesi gereken yüksek faiz oranı, kamu hizmetinin bozulmaması ve vekaletin
yerine getirilmesi konusunda kanun koyucu tarafından karara bağlanan dolaylı bir vergi
olusturmak için tasarlanmıstır.
27. Basvurucunun sikayet ettiği gibi bir durum “mülkiyetinin kullanımından yararlanma
hakkı vermek”le ilgilidir Mahkeme, genel menfaatlerin talebiyle, sahısların temel haklarının
korunması zorunluluğu arasında hakça bir dengenin sürdürülüp sürdürülmediğini incelemek
zorundadır; bu bağlamda, tazminatın ulusal kanunlar altında ödenebilirliği konusundaki
sartlar ve kavramlar ve basvurucunun davası sırasında gösterdiği tavır, gözönüne alınmak
zorundadır (Lithgow ve Diğerleri-Birlesik Krallık konusundaki 8 Temmuz 1986 tarihli karar,
Seri: A no. 102, s. 50, & 1202’a bakınız).
28. Mahkeme, baslangıçta, bir hidro-elektrik santrali insa etmek için arazisi istimlak edilen
basvurucuya, kamulastırma islemi yapıldığında, tazminatın ödendiğine isaret etmistir
(yukarıda 8. Paragrafa bakınız). Durağan Asliye Mahkemesi, sonradan, bayan Akkus’a
istimlak tarihinden itibaren yıllık % 30 faiz oranıyla ek bir tazminat ödemistir (yukarıda 9.
Paragrafa bakınız).
Devlet Su Đsleri uzmanlarının olusturduğu bir komite tarafından yürütülen arazinin
değerinin ölçülmesi isi ve ek tazminatın miktarının belirlenmesi, mahkemenin görevi
değildir. Anlasmazlığın alanı, kabul edilebilirlik konusundaki Komisyon kararı ile
belirlenmis ve kendisine yetkililer tarafından zamanında ödenmeyen tazminat yüzünden
bayan Akkus’un uğradığı iddia edilen zarara tesir etmistir.
29. Bu bağlamda, mahkeme, uygun olmayan gecikmeler gibi tazminatın değerini düsürme
ihtimali dahilinde olan değisik durumlara basvurmaksızın ödeme yaptığında, tazminatın
miktarını azaltılabilme yetkisini önceden elinde tutmustur ( gerekli değisiklikler yapılmıs
olarak Stran Yunan Rafineleri ve Startis Andreadis - Yunanistan konusunda 9 Aralık 1994
tarihli karar, seri no. 301-B, s. 90, &82’a bakınız). Usule uygun olmayarak, istimlak için
tazminat ödenmesindeki uzun gecikmeler, arazisi kamulastırılan kisinin artan bir mali kayba
sebep olmakta, özellikle bazı ülkelerde olduğu gibi paranın değer kaybı, kisiyi belirsiz bir
konuma koymaktadır. Mahkeme, bu konuda devlete olan borçların, yıllık ödeme faizlerinin
% 84 olduğu Türkiye’de borçluların borçlarını hemen ödemeleri cesaretlendirilmekte, yoksa
devletin vergi ödeyen kisileri, eğer devlet ödeme yapamazsa ya da ödemelerde gecikme
olursa, büyük bir kayba girmektedirler.
30. Mevcut davada ek tazminat basvurucuya, yıllık % 30 faizi ile birlikte, Türkiye’de
enflasyonun yıllık % 70’e çıktığı ve Temyiz Mahkemesi kararından 17 ay sonra, Subat
1992’de ödenmistir.
En son olarak Temyiz Mahkemesi tarafından kararlastırılan, basvurucunun tazminat miktarı
ile gerçekte ödenen miktar arasındaki - sadece yetkililerin sebep olduğu - farklılık Bayan
Akkus’un arazisinin istimlak edilmesinden doğan zarardan baska ek bir zarara da
uğramasına yol açmıstır.
31. Ulusal yetkililer, 17 aylık tazminat ödemesini sonraya bırakarak, tazminatın
yetersizliğini göstermis ve sonuçta mülkiyet hakkını korumak ile genel menfaatlerin
gerekliliği arasındaki dengeyi bozmuslardır.
Böylece, 1 No’lu Protokolün 1.Maddesi ihlal edilmistir.
SÖZLESMENĐN 50. MADDESĐNĐN UYGULANMASI
32. Sözlesmenin 50. Maddesine göre;
“Divanın Kararı, bir Yüksek Akid Tarafından adli makamları veya resmi bir makam
tarafından alınmıs olan bir kararın veya vaz’edilmis bulunan bir tedbirin isbu Sözlesmeden
doğan mükellefiyetlere tamamen veya kısmen aykırı olduğunu beyan ederse ve eğer mezkur
Akid Tarafın dahili mevzuatı bu kararın veya tedbirlerin neticelerini ancak kısmen izaleye
müsaitse, Divan kararında, buna mahal varsa, hakkaniyete uygun bir surette mutazarrır tarafı
tatmin eder”.
A. ZARAR
1. Maddi Zarar
33. Bayan Akkus, maddi zarar olarak 50.000 ABD doları talep etmistir. Bayan Akkus’un 17
Eylül 1990 tarihindeki son sunusuna göre, yıllık enflasyonun % 70 olduğu gözönüne
alınsaydı, Temyiz Mahkemesinin ödeme yapılması için verdiği karar toplam 739.163 TL
olurdu. Bayan Akkus, ifadesinde, Subat 1992’de kendisine ödenen 758.200 TL ile, ulusal
yetkililerin esas ödemesi gerekenin yarısını ödendiklerini belirtmistir.
34. Hükümet, iddiayı, basvurucunun sadece beste birine sahip olduğu istimlak edilen tüm
arazinin değerini astığı için, tamamen na-münasip olarak telakki etti. Onlar aynı zamanda
1988-1992 yılları arasında Türkiye’deki yıllık ortalama enflasyon oranının % 61 olduğuna
değinmislerdir.
35. 17 Eylül 1990 yılında, Temyiz Mahkemesi, Durağan Asliye Mahkemesi’nin kararlarını
onayladığını kaydeder. Asliye Mahkemesi, bayan Akkus’a ek tazminat olarak 271.039 TL ve
4 Eylül 1987 yılından beri her yıl için % 30’dan ve kanuni giderler için de 61.123 TL
(yukarıda 9. Paragrafa bakınız) ödenmesine karar vermisti. Temyiz Mahkemesi’nin karar
gününde veya makbul bir süre içinde (mesela 3 ay içinde) basvurucu, 576.097 TL almalıydı.
Ancak ödeme Subat 1992’de yapıldı (17 ay sonra). Bayan Akkus, gerçekte mahkeme
hesabına göre ortalama 772.276 TL aldı.
Yukarıda 30. ve 31. Paragraflarda varılan sonuçları göz önüne aldığımızda mahkeme,
basvurucunun uğradığı kaybın Subat 1992 yılında ödenen asıl miktarı ile son 14 ay içinde
yıllık % 70 enflasyondan kaynaklanan değer kaybı ile hesaplandığında ortaya çıkan toplam
576.097 TL arasındaki farka esit olduğunu göz önünde tutar. Bayan Akkus’a yapılan ödeme
sırasında ödenmesi gereken miktar 1.046.192 TL idi. Sonuç olarak, iddiasını döviz cinsi
üzerinden formüle ettiğinden ve Hükümet buna karsı bir itirazda bulunmadığından, bayan
Akkus’ın zararı ortalama 273.916 TL veya 48 ABD dolarıdır.
36. Bu olaylarda, mahkeme, basvurucuya, tazminat olarak, ödeme günü Türk lirasına
çevrilmek üzere, 48 ABD doları ödenmesini dikkate almıstır.
2. Manevi Tazminat
37. Bayan Akkus, arazisinin kamulastırma bedeli olarak aldığı tazminat yetersiz olduğundan
durumunun son derece belirsiz olarak devam ettiğini iddia etti. O, sadece tüm geçim
araçlarını, hatıralarını ve köyün ona sağladığı güvenli ortamı kaybetmekle kalmamıs, aynı
zamanda damadının evinde ve onun mali desteğine muhtaç kalmıstır ki, bu da Türk aile
hayatında utanç verici bir durumdur. Bayan Akkus, manevi zararının karsılanması için
50.000 ABD doları talep etti.
38. Hükümet ve Komisyon temsilcisi bir görüs bildirmez.
39. Mahkeme, basvurucunun 1.000 ABD dolarına denk delen bir manevi zarara uğradığını
göz önüne almıstır.
B. MASRAF VE ÜCRETLER
40. Bayan Akkus, Sözlesme kurumları nezdinde ve Türkiye’de maruz kaldığı masraf ve
harcamalar için 23.960 ABD doları talep etti.
41.Hükümet, miktarın belirli, uygun ve somut bir kanıta dayanmadığı iddiası konusunda bir
cevap verdi.
42. Đçtihatlar için kurulan kriterler ısığında mahkeme basvurucuya ulasım ve geçim ücretleri
olarak, kanuni yardım adı altında ödenmis olan 8.968 FF düsülerek, ödeme gününde Türk
lirası karsılığı toplam 5000 ABD doları ödenmesi gerektiğini iddia etti.
C. KANUNĐ FAĐZ
Mahkeme, miktar, Amerikan doları olarak ödendiğinden yıllık % 5 faizle ödeme yapmasının
uygun olacağını düsünür.
BU SEBEPTEN DOLAYI DĐVAN;
1. Hükümetin ön itirazlarını 1’e karsı 8 oyla reddeder.
2. 1 No’lu Protokolün 1. Maddesinin ihlal edildiğini 2’ye karsı 7 oyla kabul eder.
3. 2’ye karsı 7 oyla;
a. Savunma durumunda olan devletin üç ay içerisinde ödeme yapmasına; asağıdaki
miktarlar ödeme günündeki oranları hesap edilip Türk lirasına çevrilerek;
i) maddi zarar için 48 ABD doları tazminat
ii) manevi zarar için 1.000 ABD doları tazminat
iii) Masraflar ve harcamalar için, kanuni yardım olarak alınan 8968
FF düsülerek 5.000 ABD doları,
b. ABD doları olarak kararlastırılan bu miktarlar yukarıda bahsi geçen 3 aylık
sürenin bitiminden yerlesmeye kadar yıllık basit faiz oranı olan % 5 üzerinden
hesap edilir.
4. Geriye kalan ve sadece memnuniyet için yapılan iddiaların oybirliği ile reddine karar
verilmistir.
Đngilizce ve Fransızca olarak, Strasboug’da Đnsan Hakları Binasında halk oturumuyla 9
Temmuz 1997 tarihinde
Rudolf Bernhardt
Baskan
Kayıt Đçin
Paul Mahoney
Kayıt Yardımcısı
Sözlesmenin 51. Madde § 2 ve Bay Thor Vilhjalmsson’nun karsı oyu olan A Mahkemesinin
kurallarından olan 53. Madde § 2 ile Bay Mifsud Bonnici bu karara eklenmistir.
YARGIÇ MIFSUD BONNĐCĐ’NĐN KATILDIĞI YARGIÇ THOR
VILHJALMSSON’UN KARSIOYU
Bu davada sorumlu devlet basvurucuya parayı zamanında ödememistir. Kanuni faiz
oranı enflasyon oranından düsük olduğu için, Bayan Akkus zarara uğramıstır. Enflasyon
birçok ülkede ciddi bir sorun olmustur ve olmaktadır ve hükümetler enflasyonla mücadeleyi
ekonomi politikalarının baslıca konusu olarak görmektedirler. Đnsan hakları konusundaki
kurallar bu mücadelede etkili bir yöntem değildir. Enflasyonun genel etkisi, ekonomik
hayatı bir bütün olarak etkilemesi ve kisiler üzerindeki yansımasıdır, hatta sıkça ciddi olarak,
seyrek bir biçimde, veya en azından bu davada olduğu gibi değil ama, sadece kendi fikrim
olarak, kisisel ve özeldir.
DĐPNOTLAR
Davanın numarası 60/1996/679/869’dur. Đlk numara, ilgili yılda mahkemeye getirilen
davalar listesindeki davanın yeridir (ikinci numara). Son iki numara, mahkemenin basından
beri önüne getirilen davaların listesindeki yerini ve Komisyon’a sunulan benzeri basvurular
arasındaki yerine isaret eder.
A Kuralları, 9 numaralı protokol yürürlüğe girmeden önce mahkemeye getirilen tüm
davalara uygulanır (1 Ekim 1994) ve sonra da sadece bu protokol ile bağlı olmayan
devletlere uygulanır. Onlar, sonradan birçok kez değistirildiği üzere 1 Ocak 1983 tarihinde
yürülüğe giren kurallara benzer.
Kayıt memurunun notu: Pratik nedenler yüzünden bu ek, kararın basılmıs sekliyle çıkacaktır
(Hükümler ve Kararlar - 1997 Raporlarında), ancak Komisyon raporunun bir kopyası kayıt
ofisinden sağlanabilir.

Eklenmiş Dosya : akkuş türkiye davası