ERDAGÖZ TÜRKİYE DAVASI

ERDAGÖZ/TÜRKĐYE DAVASI
(127/945/74)
22 Eylül 1997
Bu davada Avrupa Đnsan Hakları Sözlesmesinin 43. Ve Divan Içtüzüğü A’nın ilgili
hükümleri uyarında Divan Su üyelerden olusmustur: R.Bernhardt(Baskan), F.
Gölcüklü, F. Matscher, L.E. Pettiti, Mr. J. de Meyer, A.N. Loizou, Sir John
Freeland, Mr. B.Repik Mr. J. Casadevall. Ayrıca Mr. H. Petzold, Katip, ve Mr.
P.J.Mahoney, Yardımcı Katip
O L A Y L A R
I. Davanın Özel Kosulları
9. Bir Türk vatandası olan Bay Mehmet Erdagöz, vakanın olusumu sırasında
Adana’da bir dükkan sahibi idi. Halen Kars’ta oturmaktadır.
10. 3 Haziran 1992’de müracaatçı ve aile fertleri ile Bay H. A. ve arkadasları
arasında bir kavga çıkmıstır. Kavgadan sonra taraflar birbirleri aleyhine
sikayette bulunmuslar ve 16 Haziran 1992’de Savcılık, H.A. ve diğerlerini silahlı
saldırı, cinayete tesebbüs, ve Atesli Silahlar kanunu ile ilgili suçlarla itham
etmistir.
11. Eylul 1992’de kimliğini bildirmeyen bir sahıs Bağlar polis karakoluna telefon
ederek müracaatçının dükkanının taslandığını ve camlarının kırıldığını ihbar
etmistir. Polis, -orada bulunmayan, olaydan da habersiz olan- müracaatçıdan
önce duyumdan yarım saat sonra vaka mahalline gelmis camların kırıldığını
kaydederek bir hasar tahmini raporu düzenlemistir.
Daha sonra o gece saat 5.30’da Bay Erdagöz olaydan haberdar olmus ve
dükkanını açmadan önce is yerinin yeniden arastırılması Bağlar Karakolu
Komiser Yardımcısı S.K.2dan bos vyere ricade bulunmustur.
12. Ayrıca, olaydan süphelendiği sahısların ve bu arada H.A.’nın adını da
vermis ancak resmi bir sikayette bulunmadan karakoldan ayrılmıstır.
Aynı gün polisle temas ettikten sonra onların tavsiyesi üzerine müracaatçı saat
10.45’te polis karakoluna gelerek dükkanının içinde bulduğunu söylediği iki
mermi kovanı teslim etmistir. Ayni zamanda H.A. hakkında, husumet nedeni ile
saldırı düzenlemekten suç duyurusunda bulunmus ve gözaltına alınmasını
talep etmistir. Bir polis ekibi suç mahallinde yeniden bir arama yapmıstır. Saat
11.30 yapılan tutanağa göre herhangi bir kursun izine rastlanmamıstır.
13. 16 Mart 1993’te, 16 Eylül 1992’de vuku bulan olaylar nedeni ile H.A.’yı
Adana Ceza Mahkemesine sevk etmis ve silah kullanmak, mala zarar vermek
ve Atesli Silahlar Kanuna muhalefetle suçlamıstır. 28 Haziran 1993’de , delil
yetersizliğinden beraat kararı vermistir. 28 Subat 1994’te Temyiz Mahkemesi
kararı onamıstır.
A. A. Müracaatçının Özgürlüğünün Kaldırılması
14.16 Eylul 1992’de saat 11.30’dan kısa bir süre sonra , bir önceki olaylar
üzerine ve sahte delil düzenlemekten süphelenilen müracaatçının davranısları
nedeni ile Baskomiser Enver Tunç onu ve bu arada tutuklanmıs bulunan H.A.’yı
Emniyet müdürlüğü kamu düzeni dairesine sevk etmistir. Sevk dosyasına
koyduğu bir mektupta Komiser Tunç sunnları belirtmistir:
“Mehmet Erdagöz’ün sık sık karakol personeli hakkında asılsız sikayette
bulunmus olması, kendisi ile H.A. arasında husumet bulunması, evvelce de polis
ve adli makamları kötüye kullanması, Erdagözün olayları anlatıs tartzından
silahlı bir saldırının muhtemelen gerçek olmaması, kendisinin ruhsatlı bir silahı
olmasına karsılık ruhsatsız bir silahının daha var olması ihtimali ve çeliskili
beyanlarda bulunmus olması nedeni ile H.A. ile birlikte daha etraflı bir sekilde
sorgulanmak üzere Emniyet Müdürlüğüne nakledilmislerdir.
“Bu itibarla, bu sahısların baska bir suçtan aranıp aranmadıklarını, sonuçtan
bize, kamu düzeni bölümüne ve cinayet arastırma bölümüne bilgi verilmesini
rica ederim”
15. 17 Eylül 1992 tarihli emri ile bas komiser, H.A. ile müracaatçıyı, sahte suç
bildirisinde bulunmak suçundan sanık olarak savcılığa havale etmistir.
16. Ayni gün, Tunç tarafından alınan ifadeleri ile birlikte müracaatçı ve H.A.
Adana Savcılığına çıkmıslardır. Bay Erdagöz ayni gün belirtilmiyen bir saatta
serbest bırakılmıstır.
B. B. Müracaatçının Polise Karsı Sikayeti
l. l. Đlk sikayet
17. 17 Eylül 1992’de müracaatçı Baskomiser ve Komiser yardımcısı S.K.
hakkında savcılığa suç duyurusunda bulunmus ve sikayetçi olmustur. Đddiasına
göre, 3 Haziran 1992’deki kavga (bknz. Para. 9) sikayet edilen sahıs olayı yanlı
bir sekilde tutanağa geçirerek yetkisini kötüye kullanmıstır. S.K.’da 15 ve 16
Eylul gecesindeki olaylardan sonra karakola gittiğinde kendisine kötü
muamelede bulunmustur.
18. Ertesi gün Erdagöz Adana SSK hastahanesinde tıbbi muayeneye tabi
tutulmustur. Ayni gün hazırlanan muvakkat rapor su yaraları belirtmektedir:
sırtın sol tarafında sathi sıyrık ve her iki dizin altında çürük ve sislikler. 24 Aralık
1992’de Adana Adli Tıp Enstitüsünden bir doktor 18 Eylul tarihli raporu
doğrulayan bir rapor düzenlemistir.
19. 29 Aralık tarihinde Adana savcılığı bir arastırmadan sonra takibatı
durdurmustur. Yetkinin suistimal edildiğiği iddiasını doğru bulmamıs ve
baskomiser hakkında tahkikata lüzum görmemistir. Kotü muamele yüzünden
vaki sikayet konusunda da asağıdaki hususları belirtmistir:
“18 Eylül 1992 tarihinde alınan bir telefon mesajında 677.sokak 62B’deki
dükkanın camlarının kırıldığının bildirilmesi üzerine Baskomsiser Muavini S.K.
vaka mahalline bir polis ekibi göndermistir. Bu ekip saat 3.30’da raporunu
hazırlamıstır. Ayni gün saat 7’de sikayetçi, olay hakkında sikayette bulunmak
üzere karakola gitmistir. Sikayeti kayda geçirilirken, resmi bir sikayette
bulunmaktan vazgeçmis ve karakoldan ayrılmıstır. Daha sonra geri gelerek
dükkanında iki bos kovan bulduğunu söylemistir. Bunun üzerine Karakol amiri
Enver Tunç ilk ifadenin değistirilmesini emrederek dükkana bir ekip
göndermistir. Ayni gün 11.30’da ekip dükkanda hiç bir kursun izine
rastlanmadığını belirten bir tutanak tutmustur. Bu sekilde kursun izi
bulunmayınca, sikayetçinin suçladığı H.A’nın tutuklanmasını sağlamak
amacı ile bu sahta mermi kovanlarını ortaya çıkardığı düsünülmüstür. Bu
yüzden Baskomiser Tunç onu sorgulanmak üzere cinayet masasına
göndermistir. 17 Eylul 1992 tarihli bir emirle de müracaatçı ve H.A. savcılığa
gönderilmis ve ilk sahsın sahte suç ihbarında bulunduğu süphesi ifade
edilmistir.
Baskomiser Tunç tarafından gönderildiği SSK hastahenesinde olaydan iki
gün sonra 18 Eylul 1992’de tanzim edilen tıbbi raporda darp ve yaralama
izleri zikrediliyorsa da , raporda adı geçen yaralara Komiser muavininin
darbeslerinin neden olduğuna dair inandırıcı delil bulunmamaktadır. Bu
itibarla onun yargılanması için delil yetersizdir."
20. 27 Ocak 1993’te müracaatçı tahkikatın durdurulması kararına karsı Tarsus
Asliye Mahkemesinde itirazda bulunmus ve 23 Subat 1993’te itiraz
reddedilmistir.
21. 8 Mart 1993’te müracaatçı Adalet Bakanuına yasa çıkarı bakımından
temyiz talebinde bulunması için müracaat etmis ve 29 Mart 1993’te Adalet
Bakanı bu talebi reddetmistir.
2.Đkinci Sikayet
22. Tahkikat sırasında Bay Erdagöz, baskomiser ile diğer bir polis memuru olan
A.K. hakkında bir sikayette bulunarak, sikayetçinin kendisi olmasına rağmen
hakarette bulundukları ve kırk-sekiz saat süre ile kendisini polis nezaretinde
tuttuklarını iddia etmistir.
23. 6 Aralık 1993 tarihinde Adana savcılığı asağıdaki nedenlerle takibatı
durdurmustur:
"Bununla beraber, tahkikat dosyası (dava no.1992/22569) ve dava ile
ilgili hazırlık tahkikatı gösteriyor ki, sikayetçi 16 Eylül 1992 tarihinde
karakola giderek dükkanının camlarının kırıldığına ve bundan sorumlu
olan sahsa karsı sikayette bulunmak istediğini sifahen beyan etmistir.
Kendisinden bir isim veya sahit ibraz etmesi istenmis, polis karakolunu
terk ederek gitmis ve ili saat sonra elinde delil olarak sunmak istediği iki bos
mermi ile dönmüstür. Polis Erdagözün iddialarını doğrumak üzere vaka yerine
gitmis ancak camların kırıldığını ancak bu kırılmanın tabanca kursunu ile
yapıldığına dair bir iz bulamamıstır. Müracaatçının geçmisi dolayısile kendisi
sahte bir suç duyurusunda bulunduğundan sühelenilmis ve bu yüzden
tahkikatın amacı değistirilerek iki yönde tahkikat yapılmıstır. Bununla beraber
polis suç islendiğine dair delil bulamadığından sikayetçi, 17 Eylul 1992 tarihli
emirle savcılığa gönderilmistir. Đddia ettiği gibi polis nezaretinde 48 saat
tutulmamıs ancak tahkikatın tamamlanması için mecburen 24 saat
tutulmustur. Ayrıca kendisine kötü muamele yapıldığı destekliyecek bir delil de
bulunamamıstır."
24. 14 Subat 1994’te müracaatçı, takibatın durdurulması kararına karsı Asliye
Mahkemesinde itirazda bulunmus ve özellikle polis karakolunda iki gün
tutulduğunu ve polisin bunu, kendisinin daha önce yerel mahkemelere ve
Avrupa Đnsan Hakları Komisyonuna sikayette bulunmus olduğu için yaptığını
iddia etmistir. 7 Mart 1994’te Tarsus Asliye Mahkemesi müracaatı reddetmis ve
24 Haziran 1994’te de Adalet Bakanı kamu yararı için temyizde bulunması için
verdiği dilekçeyi reddetmistir.
II. ĐLGĐLĐ ĐÇ HUKUK
A. Anayasa
25. 25. Anayasanın 19 § 8 Maddesi söyledir:
2. “Bir sahsın tutuklanıp serbest bırakılmadığı hallerde, gereksiz ve haksız
gecikmeleri önlemek için kendisinin, tutuklama mahallinden en yakın
sorusturma hakimine götürülmesi için gereken zaman hariç yirmi dört saat
içerisinde sorusturmayı yürütecek hakimin huzuruna çıkarılması gerekir."
B. Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu
26. Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun olay zamanında yürürlükte
bulunan 128 § 1 Maddesi su hükmü içermektedir
Yakalanan sahıs bırakılmazsa lüzumsuz veya muhik olmayan bir
gecikmeye meydan vermeyecek surette ve yakalanma yerine en yakın sulh
hakimine gönderilmesi için kırksekiz saat içinde bu sulh hakiminin önüne çıkarılır
ve sorguya çekilir.
10. C: Ceza Kanunu
11.
26. 26. Ceza Kanununun ilgi hükmü asağıdadır:
Madde 245
"Kuvvei cebriye imaline memur olanlar ve bilumum zabıta ve izhar memurları
memuriyetlerini icrada ve mafevkinde bulunan amirin emrini infazda kanun ve
nizamın tayin ettiği ahvalde baska bir surette bir kimse hakkında suimuamele
veya cismen ceza verecek hale cüret eder yahut o kimseyi darp ve
cerheylerse üç aydan üç seneye kadar hapis ve muvakkaten memuriyetten
mahrumiyet cezaları ile cezalandırılır."
Madde 266
"Bir kimse resmi sıfatı haiz olan bir memurun huzurunda ve ifa ettiği vazifeden
dolayı, seref veya söhretine vakar ve haysiyetine kavlen veya fiilen taarruz ve
hakarette bulunursa…..cezalandırılır"
Madde 283
" Vuku bulmadığını bildiği bir suçu Adliyeye veya keyfiyeti Adliyeye tevdie
memur olan bir makama veya kanuni takip yapacak veya yaptırabilecek bir
mercie vuku bulmus gibi ihbar ile yahut vaki olmayan bir suçun eserlerini
takibata mümaseret olunabilecek derecede uyduran kimse….mahkum olur"
Madde 285
"Herkim Adliyeye veya keyfiyeti Adliyeye tevdie mecbur olan bir makama
veya kanuni takip yapacak veya yaptırabilecek bir mercie ihbar veya
sikayette bulunarak suçsuz olduğunu bildiği bir kimseye bir suç isnat eder
yahut o kimse aleyhinde böyle bir suçun maddi eser ve delillerini uydurursa
isnat eylediği suçun nevi ve mahiyetine ve uydurduğu delillerin kuvvetine
göre…hapis olunur."
D. 466 sayılı Kanun
28. 466 Sayılı kanunun ilgili hükümleri sunlardır:
1. 1. Anayasa ve Yasalara uygun olmayan durum ve kosullarda tutuklanan
veya gözaltına alınanların,
2. 2. Tutuklanma veya gözaltına alınma nedenlerinin derhal kendilerine
bildirilmeyenler,
3. 3. Tevkif veya gözaltına alındıktan sonra ilgili yasaya göre tesbit edilen
süre içerisinde bir adli memur huzuruna çıkarılmayanların,
4. 4. Bir adli memurun huzuruna çıkarılması için tayin edilen süre asıldıktan
sonra bir mahkeme emri olmaksızın özgürlüğün mahrum edilenlerin,
5. 5. Tutuklama veya gözaltına alınma keyfiyetleri derhal yakın ailesine
bildirilmeyenler,
6. 6. Yasaya göre tutuklandıktan veya gözaltına alındıktan sonra haklarında
dava açılmayanlar ….veya mahkemeden sonra beraat edenler veya
serbest bırakılanların
7. 7. Gözaltında tutuldukları süreden daha kısa bir süre için hapse veya
sadece para cezasına mahkum edilenlerin
Uğradıkları zarar devlet tarafından tazmin edilir."
Madde 2 § 1
1. Maddede belirtilen nedenlerle zarara uğrayanlar, …tazminat
taleplerini.i,kamet ettikleri bölgeden sorumlu Asliye Mahkemesine, taleplerinin
mesnedini teskil eden iddialar hakkındaki kararın katiyet kesbetmesi tarihinden
itibaren üç ay içerisinde sunabilirler."
KOMĐSYONDAKĐ ĐSLEMLER
29. Müracaatçı 1 Mayıs 1993’te Komisyona basvurmustur. Sözlesme’nin 3 ve 5§
1 Maddelerine dayanarak, polis memurları tarafından kötü muameleye maruz
bırakıldığı ve “polis nezaretin tutulmasının” yasa dısı olduğu iddiasile sikayette
bulunmustur.
30. Komisyon 3 Aralık 1995 tarihinde müracaatı (no.21890/93) kabul etmis,
hükümetin Sözlesmenin 29. Maddesinin uygulanması isteğini reddetmistir. 23
Mayıs 1996 tarihli raporunda (Madde 31) Komisyon oy birliği ile Sözlesmenin 3
Maddesinin ihlalinin vaki olmadığını ancak 5 Maddenin ihlal edildiği görüsünü
ifade etmistir.
YASAYA GELĐNCE
I. I. DAVANIN KAPSAMI
31. Komisyon huzurunda Bay Erdagöz, Bağlar karakolunda kendisinin sözde
maruz kaldığı kötü muamelelere ve “polis nezaretinde tutulmasından” sikayet
etmis ve Sözlesmenin 3. ve 5. Maddelerine dayanmıstır.
32. Davayı Mahkemenin huzuruna getirme müracaatında (Sözlesmenin 48.d
Maddesi) Hükümet, Mahkemeye aktarılan dava kapsamını Madde 5§1’I
ilgilendiren hususlara indirgemek istemistir. 3. Madde ile ilgili olarak Komisyonun
görüsüne katıldıklarını bildirmislerdir. Durusmada müracaatlarının Komisyonun
bu bölümünü ilgilendirmediğini zira konunun Sözlesmenin 45.Maddesinin
uygulama veya yorumu bakımından bir sorun çıkarmadığını beyan etmislerdir.
32§1 Maddesi gereğince ilgili husus Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesinin yetki
alanına girmektedir.
33. Müracaatçı ile Komisyonun Delegesi buna itiraz etmislerdir. Davalı Devlet
davayı Mahkemeye sunarken, tek taraflı olarak Mahkemenin yetkisini
kısıtlayamaz; böyle bir kısıtlama genel prensiplere aykırı olur.
34. Mahkeme, Sözlesme hükümlerinin Mahkemeye atıfta bulunan hükümlerinin
özellikle 43.45. ve 48 Maddelerinin Đngilizce metinlerinde “case” (dava) tabirini
kullandığını ve davanın bir sorunu veya bir yönünü belirtmediği not
etmektedir. Davanın çevreminin (compass of the case), raporun muıtevası ile
değil kabul kararı ile kısıtlandığı yinelenmistir.(bkz. Guzzardi/Italya Kararı 6
Kasım 1980, A Serisi no.39.s.39§106)
35. Su var ki, Mahkeme, daha önce kendisine sunulan hususların, Komisyonun
üzerinde fikir ifade ettiği bir veya daha fazla soruyla tahdit edilmesi hususunda
genel bir karar almadan, kapsamın iki davada kısıtlanmasını kabul etmis
bulunmaktadır (Bkz: Loizidou/Türkiye 23 Ocak 1995, Seri A. no.310 s.20§54 ve
Nsona/Hollanda Kararı 28 Kasım 1996, Reports of Judgements and Decisions
s.2007§ 115). Bununla beraber, ilk davada Hükümet ve ikinci davada ise
müracaatçılar , dava kapsamının kısıtlanmasını ya istemisler ya da bunu kabul
etmislerdir, ve buna davaya katılan diğer kimseler tarafından bir itiraz vaki
olmamıstır.
36. Bu itibarla Divan kendine aksettirilen dava üzerinde tam yargı hakkına
sahip olduğundan, Hükümetin dava kapsamının Madde 5§1'e giren hususlarla
ksıtlanması ricasını reddeder.
I. SÖZLESMENĐN 3. MADDESĐNĐN ĐHLALĐ ĐDDĐASI
37. Bay Erdagöz Sözlesmenin,
"Hiç bir kimse iskende veya gayriinsani veya alçaltıcı bir muamele veya cezaya tabi
tutulmayacaktır"
hükmüne aykırı bir muameleye uğradığını iddia etmektedir.
Đfadesine göre, dükkanına vaki saldırı için ilk defa polis karakoluna gittiğinde
Bas komiser Muavini S.K. tarafından dövülmüs ve hakarete uğramıs ve sikayeti
zapta geçirilmeden karakoldan kovulmustur. Daha sonra kendisi, Emniyete
müracaat ederek ilgi memurlar hakkında sikayette bulunmustur. Daha sonra,
Emniyet müdürünün tavsiyesi üzerine karakola geri gönmüs ve iki bos kovanı
delil olarak sunmustur. 18 Eylül ve 24 Aralık tarihli tıbbi raporlar onun maruz
kaldığı kötü muamelenin reddedilemez ispatını sağlamaktadır.
38. Hükümet, herhangi bir gözlemde bulunmamıstır.
39. Komisyon müracaatçının iddiasına karsı çıkmıstır. Kendisi olaylar hakkında
muğlak ifadelerde bulunmus iddia ettiği kötü muamelenin ne tarz ika edildiği
hakkında hiçbir bilgi vermemistir; bu tafsilatın verilmemis olması Bay Erdagöz'ün
iddiaları hakkında ciddi bir süphe uyandırmaktadır. Davanın olayları tüm
olarak ele alındığında özellikle müracaatçının 5.30 ile 10.45 arasında
karakolda bulunmayısı, tıbbi raporlarda belirtilen yara izlerinin davalı Devletin
sorumlu tutulabileceği bir muameleden ileri geldiği iddiasını
desteklememektedir.
40. Divan, olayların tespitinin ve doğrulanmasının esas itibarile Komisyonun bir
isi olduğunu teyit eder (Madde 28§1 ve 31). Bununla beraber, Divan
Komisyonun bulguları ile bağlı olmayıp önündeki verilerin ısığı altında kendi
değerlendirmesini yapmakta serbesttir (diğerleri arasında bkz: Klaas/Almanya
Kararı 22 Eylül 1993, Seri A. n.269 s. 17, § 299. Buna ilaveten, kendini, görevi
kendilerine sunulan delilleri incelemek olan milli mahkemelerin yerine koymak
da Divanın bir prensibi değildir (bkz. Ribitsch/Avusturya Kararı 4 Aralık 1995).
41. Eldeki davada birkaç olay, Bay Erdagöz'ün iddia ettiği gibi, dükkanına vaki
hasar hakkında sikayette bulunmak için karakola ilk gittiğinde Madde 3'ün
yasakladığı türde bir muameleye maruz kaldığı hakkında ciddi süphe
uyandırmaktadır.
Evvela, kendisine 16 Eylül günü saat 5.30'da kötü muamele yaptığı iddia
edilen polis memurları hakkında emniyete sikayette bulunulduğuna dair
dosyada hiç bir iz bulunmamaktadır.
Đkinci olarak, müracaatçı, önce yaralarını tespit edecek olan doktor raporu
almadan ertesi günü savcının huzuruna çıkmadan önce kendisine kötü
muamele yapıldığı sikayetinde bulunmamıstır (Bkz: para 17).
Son, olarak da, ilki olaydan iki gün sonra tanzim edilmis bulunan doktor
raporunda yaraların ne zaman nasıl hasıl olduğuna dair bir kayıt
bulunmamaktadır (bkz. para 18).
42. Böyle olunca, Divan, müracaatçının vücudunda bulunduğu 18 Eylül 1992
tarihli tıbbi raporda zikredilen yara ve darbe izlerinin, Komiser muavini
tarafından ika edildiği iddia edilen kötü muameleden ileri geldiği hususunun
ispatlanamamıs olduğunu belirten 29 Aralık 1992 (kz: para 19) tarihli takipsizlik
emrindeki bulguları reddeden bir delile sahip bulunmamaktadır.
43. Buna göre, Divan Madde 3'ün ihlal edildiği kanısında değildir.
III. SÖZLESMENĐN 5. MADDESĐNĐN ĐHLALĐ ĐDDĐASI
44. Müracaatçı, Sözlesmenin 5. Maddesinin "Herkes özgürlük ve kisisel güvenlik
hakkına sahiptir. Asağıdaki haller ve kanunun öngördüğü usuller dısında hiç
bir kimse özgürlüğünden mahrum edilemez:
"c. Bir sahsın, yasal bir otoritenin huzuruna, bir suç islediğine dair makul bir süphe
bulunması nedeni ile veya bir suç islemesinin önlenmesi için makul bir gereksinim
bulunması ve suç isledikten sonra firar etmesini önlemek amacı ile tutulama veya
gözaltına alma…." hükmünün 16-17 Eylül günleri özgürlüğünün kaldırılması
yüzünden ihlal edildiğini iddia etmistir.
Komisyon bu iddiayı kabul etmis Hükümet ise reddetmistir.
A. Hükümetin Hazırlık Đtirazı
45. 45. Hükümet, 7 Mayıs 1974 tarih ve 446 sayılı yasa ile, yasal olan veya
olmayan sekillerde tutuklanmıs bulunan sahıslara belirli sartlarda tazminat
verilmesini öngördüğü halde müracaatçı bunu görmezden geldiği cihatle
iç yasa yollarının tüketilmediğini belirtmistir. Ayrıca, kendisi özgürlüğünden
mahrum edilen sahısların bir adli makam nezdinde dava açabileceğini
belirten Anayasanın 18 §8 Maddesine göre de islam yapmamıstır.
12.
46. 46. Divan, bu itirazı Komisyona sunulmamıs olduğu cihetle davayı
durdurma nedeni saymayı kabul etmemistir.
13.
14.
15.
16.
17. B. Sikayetin Değerlendirilmesi
18.
47. 47. Bay Erdagöz , karakola, dükkanına karsı islenilmis olan suçun delillerini
sunmak için gitmis olmasına karsın, özgürlüğünden mahrum edildiğini yasal
süreyi asan bir sekilde polis nezaretinde tutulduğunu iddia etmistir.
Kendisinin "polis nezaretinde tutulması" bir suç islediğine dair makul bir
süphenin mevcut olmasından değil daha önce haklarında sikayette
bulunduğu polis memurlarının kendisine karsı iğbirarlarından ileri gelmistir.
Sahte delil uydurmus olsa daha polis nezaretine alınmıs olmasına cevaz
verilmez. Kendisinin, savcı huzuruna çıkarılması ve onun da, gerek gördüğü
takdirde delil uydurmak suçu ile dava açması gerekirdi. Son olarak, "polis
nezaretinde tutulma" süresi yasal limit olan 13 saati asmıstır.
19.
48. 48. Hükümetin belirttiğine göre Bay Erdagöz'ün nakli kendisini polis
nezaretine almak amacını değil, kendisi ile H.A. arasında uzun süredir
devam eden kavga ile ilgili olarak tafsilatlı bir ifade almak için yapılmıstı.
Müracaatçının çok kısa bir süre için özgürlüğünden mahrum edilmesi,
kendisinin çeliskili ve hatta suç teskil eden davranısından ileri gelmistir; zira,
onun Ceza Kanununun 266, 283 ve 285. Maddelerine göre suç teskil eden
delil uydurmak suretiyle adaleti yanlıs yola sevk etmeye tesebbüs ettiğine
dair süphe yaratmıstır. Bu davranıs, polisi vaka mahallinde yeniden
arastırma yapmaya ve müracaatçıyı sorgulanmak üzere emniyete
göndermeye sevk etmistir. Polisin bu kadar hızlı hareket etmesinin amacı
ise, delillerin saklanması veya delil uydurulmasını önlemek ve müracaatçı
ile H.A. arasında ayni mahallede yeni hadiselerin tekrarına mani olmaktı.
20.
49. 49. Komisyon, diğer hususlar arasında, Hükümetin , belirttiği suçun
islendiğini arastırma için herhangi bir adli tahkikat baslatılmadığı cihetle
müracaatçının bir suç islediğine dair "makul bir süphe" olmadığı görüsünü
ifade etmistir. Komisyon Temsilcisi, müracaatçıyı 11.30'dan ertesi günü
belirlenmeyen bir saate kadar nezarette tutup, ayni gün savcı huzuruna
getirmediği cihetle polisin onun suç islediğine inanmıs olduğunun izah
bulunmadığını ifade etmistir.
21.
50. 50. Divan, Komisyonun Madde 5 § 1'e göre sikayetin kabul etmis
olmasının, müracaatçının bir suç islemis olduğuna dair makul bir süphe
olmaksızın özgürlüğünün kaldırılmasının Madde 5 § 1'e aykırı görülmesinden
ibaret olduğunu not etmistir. Yasal sürenin asılıp asılmadığı Komisyonun
kabul kararında ya da raporunda zikredilmemistir.
22.
51. 51. Divan su hususu belirtir ki, müracaatçı hakkında iddianame tanzim
edilmemis veya mahkeme huzuruna çıkarılmamıs bulunması, gözaltına
alınmasının amacının Madde 5 § 1'e uygun olmadığı anlamına gelmesi
sart değildir. Böyle bir amacın varlığı amacın gerçeklesmesinden ayrı
olarak incelenmelidir; 5 § 1 Maddesinin (c) fıkrası polisin tutulma anında
veya tutuklama süresinde iddianame tanzimi için yeterli delil temin etmis
olmasını önkosul saymamaktadır (Bkz: Brogan ve Diğerleri / Đngiltere Kararı
29 Kasım 1988, Seri A. No. 45-B, p 29 § 53). Gözaltı sırasında sorgulamanın
amacı, Madde 5 § 12'in (c) fıkrasına göre, tutuklamaya neden olan
süphenin doğrulanması veya ortadan kaldırılmasıdır. Böylece, süpheye
neden olan veriler, daha sonraki safha olan cezai tahkikat sırasında ortaya
çıkan hükme veya iddianame tanzimine yetecek düzeyde olmayabilir
(Bkz: Murray/Đngiltere Kararı, Seri A. no. 300, s.27, § 55 ). Bununla beraber,
makul bir süphenin mevcut olması için, sahsın suç islemis olabileceğine dair
tarafsız bir sahsı tatmin edecek vakıa veya bilginin bulunması gerekir (Bkz:
Fox, Campbell ve Hartley/Đngiltere Kararı, Seri A no. 182 s. 16, § 32).
23.
52. 52. Eldeki davada süphe gereken düzeydedir zira belirli vakıalara
dayanmaktadır (bkz: para. 10,11 ve 23). Bunlar, özgürlüğün kaldırılması
amacının, müracaatçının olmayan bir suç duyurusunda bulunduğu ve
delil uydurduğu sühesini doğrulamak veya ortadan kaldırmak amacının
güdüldüğünü göstermektedir. Baskomiser, biri 16 Eylul (bkz.para 14) diğer
17 Eylul (bkz.para 15) tarihli her iki mektubunda da müracaatçının bir suç
islemis olduğundan süphelenildiğini beyan etmistir. Müracaatçının
davranısı ve bahis konusu suçun niteliğini dikkate alan Divan, 6 Aralık 10093
tarihinde (bkz.para23) savcılığın Erdagöz'ün, hakkındaki tahkikatın
tamamlanması için yirmi-dört saat gözaltında tutulduğu bulgusunu kabul
etmemek için bir neden görmemistir.
24.
53. 53. Bu itibarla, özgürlüğün kaldırılmıs olması, Madde 5, para1 (c)
karsısında haklı bulunmustur.
54. Sonuç olarak mezkur hükmün ihlali vaki değildir.
BU NEDENLERLE DĐVAN
1. 1. Davanın kapsamının Sözlesmenin 5 § 1Maddesindeki hususlara inhisar
ettirilmesi dileğini oybirliği reddetmistir
2. 2. Sözlesmenin 3 Maddesinin ihlal edilmediğini oybirliği ile tesbit etmistir.
3. 3. Sözlesmenin 5 § 1 maddesi ile ilgi olarak hükümetin ilk itirazını oybirliği
ile reddetmistir.
4. 4. Sözlesmenin 5 § 1. Maddesinin ihlal edilmediğini ikiye karsı yedi oyla
tesbit etmistir.
Ingilizce ve Fransız olarak hazırnan isbi karar 22 Ekim 1997'de Strasbourg Insan
Hakları Sarayında açık oturumda tefhim edilmistir.
Đmza: Rudolf Bernhardt, Baskan
Đmza: Herbert Petzhold, Mukayyit

Eklenmiş Dosya : erdagöz türkiye davası