SUR/TÜRKĐYE DAVASI
(137/1996/756/955)
3 Ekim 1997
Bu davada Avrupa Đnsan Hakları Sözlesmesi’nin 43. Ve Divan Đçtüzüğü A’nın ilgili
hükümleri uyarınca toplanan Divan su üyelerden olusmustur: R. Ryssdal (Baskan), F.
Gölcüklü, L. E. Pettiti, C. Russo, A. Spielman, Sir John Freeland, M. A. Lopes Rocha, D.
Gotchev, P. Kuris. Divan’a H. Petzold mukayyit, P. J. Mahoney yardımcı mukayyit olarak
katılmıslardır.
DAVANIN ESASI
I. Davanın Özel Kosulları
10. Bay Sur 1948’te doğan bir kuyumcudur. Olay anında bir kuyumcu dükkanında
çalısmaktaydı. Bir müsteri tarafından bazı altın parçalarını ergitmesi istendiğinde, verilen
altına biraz bakır katarak ve böylece altının değerini düsürdüğü iddia edilmistir.
A. Basvurucunun polis nezaretinde tutulması
11. Đlgili müsterinin sikayeti sonucu, polis Bay Sur’u 11 Mayıs 1992’de tutukladı ve onu
Đstanbul’daki polis karakolunda göz altına almıstır.
12 Mayıs’ta polis, yukarıda bahsedilen olaylarla bağlantılı olarak Bay Sur’u
sorgulamıs ve Savcılığa sevk etmistir. Aynı gün savcı olayı sorusturan hakime bir baska
sanığın ve basvurucunun durusmaya kadar tutuklanmasını talep etmistir.
12. 13 Mayıs 1992’de Bay Sur’un sorgusundan sonra, Đstanbul Bölge Mahkemesine bağlı
ilgili hakim, durusmaya kadar serbest bırakılan iki sanığın tutuklanması talebini reddetmistir.
B. Polise karsı cezai müeyyideler
13. 14 Mayıs 1992’de basvurucu Đstanbul Savcılığına kendisini polis nezaretinde tutulması
sırasında sorgulayan polis görevlilerine karsı bir sikayette bulunmustur. Onları kendisinden
bir itiraf almak için kötü davranmakla suçlamıstır. Gözlerinin birisinin bağlandığını böylelikle
kendisine sopalarla ve yumruklarla vurulduğunu ve ayrıca ellerine ve ayaklarına elektrikle sok
verildiğini özellikle iddia etmistir. Adli tıptan bir uzmanın kendisini muayene etmesini talep
etmistir.
14. 15 Mayıs’ta Savcılık makamı bu talebi kabul etmistir. Aynı gün, basvurucu, (resmi bir
kurum olan) adli tıp enstitüsünden bir doktor tarafından muayene edilmistir. Doktorun raporu,
"testislerin her iki tarafına yapılan darbeler sonucu genis çürükler ve ayrıca elin arka
bölgesinde sisme ve kan birikmesine" dair açıklamalar içeriyordu. Doktor, yaraların hayati
önemi olmadığını söylemis ve basvurucuya 5 günlük çalısamaz raporu vermistir.
15. 29 Temmuz 1992’de kamu savcısı, basvurucunun kendisine kötü-davranısta bulunan polis
görevlilerinin kimliklerini saptayamadığını belirterek dava islemlerin kesilmesine karar
vermistir.
16. Basvurucunun bu kararı temyiz için 21 Ekim 1992’de müracaat ettiği Beyoğlu Asliye
Hukuk Mahkemesi bu talebi reddetmistir.
17. Adalet Bakanı yukarıdaki hükme karsı yasa çerçevesinde bir üst mahkemeye basvurdu. 11
Nisan 1994’te Temyiz Mahkemesi bu talebi kabul etmis ve red kararını iptal etmistir.
18. Đstanbul savcısına dava yeniden verildi ve savcı, basvurucunun polis nezaretinde tutulması
sırasında kendisine iskence ettiği seklinde suçladığı iki polis aleyhine, Ceza Yasasının 243.
Maddesine dayanarak Đstanbul Asliye Hukuk Mahkemesinde(Assize Court) ceza davası
açmıstır.
19. 19 Ekim 1994’te Bay Sur bu ceza davasına müdahil olarak katılmıs ve uğradığı manevi
zararların tazmini için diğerleri yanında yüz milyon Türk Lirası tutarında bir tazminat davası
açmıstır. Asliye Hukuk Mahkemesinde kendisini sorgulayan iki polis görevlisinin ilk önce
gözlerini bağladığını sonra tahta bir direğe bağlayarak kendisine vurduklarını, yerde çıplak
sekilde bırakıp ayaklarına, tırnaklarına ve testislerine elektrikli sok verdiklerini iddia etmistir.
7 Subat 1995 Đstanbul Asliye Hukuk Mahkemesi kararıyla iki polis görevlisi çoğunluk
oyuyla beraat etmistir. 15 Mayıs 1992 sağlık raporuyla, basvurucunun Đstanbul Emniyet
Müdürlüğünde gerçekten kötü davranısa maruz kaldığı saptandığı ancak ona iskence eden
yada kötü-davranan kisilerin kimlik tespitini belirlemenin mümkün olmadığı görüldü. Bay
Sur’un ifadesini alan iki polis görevlisinin kendisinden bir itiraf almak için kötüdavranmadıkları
hakkında yeteri kadar kanıt yoktu. Sonuç olarak, Mahkeme basvurucunun
tazminat davası talebini geri çevirmistir.
20. Mahkeme baskanı karsıt oy vererek sanıklara polisler tarafından kötü davranılmasını
yasaklayan Ceza Mahkemesinin 245. Maddesine bağlı olarak suçluların cezalandırılmaları
gerektiğini belirtmistir.
21. Bay Sur ve Đstanbul savcısı 7 Subat 1995 Mahkeme kararına karsılık yasayla temyiz için
basvurmustur. Temyiz Mahkemesi 8 Kasım 1995’te temyiz edilen mahkeme kararını
onamıstır.
C. Adli Tazminat davası
22. Basvurucu kendisine kötü-davranmıs olan iki polis görevlisine karsı Đstanbul 9. Sulh
Hukuk Mahkemesinde dava açmıstır. Aynı zamanda uğradığı manevi zararların tazmini için
yirmi milyon Türk Lirası talep etmistir.
23. Sulh Hukuk Mahkemesi 10 Mayıs 1997’de ileri sürülen kötü davranısın Đçisleri Bakanlığı
mensupları tarafından yapıldığı için, tazminat davasının Bakanlığa karsı açılması gerektiğini
hükme bağlamıstır.
24. Davaya bakan Sulh Hukuk Mahkemesi sonradan Đçisleri Bakanlığına karsı açılan davanın
Đdari Mahkemelerce yürütülebileceğini açıklayarak yetkisizlik kararı vermistir.
II. Đlgili Đç Hukuk
1.Anayasa
25. Anayasanın 17. Madde 3. Fıkrası “Kimseye iskence veya eziyet yapılamaz; kimse insan
haysiyetiyle bağdasmayan bir cezaya veya muameleye tabi tutulamaz.”
diye sart kosar.
2. Ceza Yasası
26. Ceza Yasasının ilgili kosulları asağıdadır
Madde 243:
"Ceza öngören suç konusunda suçludan bir itiraf almak için, bir mahkemenin Baskanı
yada onun üyesi veya resmi kisi veya herhangi bir diğer kamu personeli herhangi bir kisiye
iskence yaparsa veya kötü-davranırsa, insani olmayan bir davranıs içine girmis veya insan
değerini çiğnemistir. Đsbu kisi bu durumda 5 yıla kadar hapis cezasına çarptırılabilir ve kamu
namına çalısmaktan ya geçici bir süre yada hayat boyu mahrum edilebilir.
Bu tür davranıs ölüme sebep olursa Madde 452’de belirtildiği gibi yada diğer hallerde
Madde 456’da belirtildiği gibi, ceza üçte biri yada yarısı kadar artırabilir."
Madde 245:
"Bir yöntemin zorla yürütülmesiyle suçlanan devlet görevlileri, ilgili yöntemin
yürütülmesiyle suçlanan polis görevlileri ve herhangi diğer kamu personelleri, kendiliğinden
yada üstlerinin emirleriyle, yasadısı bir yolla veya böylelikle bir baskasına kötü-davranırsa,
vurursa veya yaralamaya sebep olursa, bir ile üç yıl arasında hapis cezasına çarptırılabilir ve
kamu namına çalısmaktan geçici olarak men edilebilir."
KOMĐSYON ÖNÜNDEKĐ ĐSLEMLER
27. 15 Mart 1993’te basvurucu Komisyona basvurdu. Polis nezaretinde Đstanbul Emniyet
Müdürlüğünde tutulurken, polis görevlilerinin kendisine karsı kötü-davranmalarından sikayet
etti ve yeterli bir yerel çare bulunmadığını belirtmistir. Talebinde Sözlesmenin 3. ve 13.
Maddelerine dayanıyordu.
28. Komisyon 3. Maddenin çiğnenmesi ile ilgili sikayeti kabul etti ve ötekilerini (no.
21592\93) reddetti. 3 Eylül 1996'daki raporunda (31. Madde), sözlesmenin 3. Maddesinin
ihlal edilmis olduğu görüsünü oy birliği ile belirtmistir. Komisyon kararının tüm metni bu
karara ek olarak çıkarılmıstır.
HUKUKA GELĐNCE
29. 12 Eylül 1997'de hükümet adına Bay A. Gündüz ve basvurucunun avukatı adına Bay E.
Cinmen asağıdaki anlasmayı Đstanbul'da imzalamıslardır.
"1. Avrupa Đnsan Hakları Komisyonu tarafından incelenen, 3 Eylül 1996'daki raporu kabul
edilen davayla No. 21592\93, Türk Hükümeti basvuruya sebep olan olaylardan dolayı
basvurucuya toplam 100.000 Fransız Frank'ı ödemeyi taahhüt etmistir.
2. Hükümet birde basvurucunun kanuni temsilcisine adli kıymetleri için toplam 15.000
Fransız Frank'ı ödemeyi taahhüt etmistir.
3. Yukarıdaki toplam para miktarının ödenmesi basvurucunun ve avukatının tüm
masraflarını, giderlerini ve ücretlerini karsılar.
4. Paragraf 1 ve 2'de zikredilen taahhüdü göz önüne almıs, basvurucu ve Hükümet
Avrupa Đnsan Hakları Mahkemesinden davanın no. 137\1996\756\955 sayılı Mahkemenin
kurallarının 49. Kural ve 2. Fıkra'ya istinaden listeden çıkarılmasını, soruna çözüm getirecek
bir anlasmaya varıldığı cihetle talep etmislerdir.
5. Buna ek olarak, basvurucu yukarıdaki basvuruya sebep olan olaylar konusunda
hiçbir ulusal ve uluslararası otorite önünde bundan baska islemler baslatmayacağını ve
davanın çözüldüğünü beyan etmistir.
6. Yukarıda belirtilen meblağ Hükümet tarafından mahkemenin kararı vermesinden
itibaren üç ay içinde ödenecektir. Ödeme Hükümete bildirilen bir Türk bankasındaki
basvurucu ve avukatının hesap numarasına, toplu ödemenin yetkisi verildiği gün Türkiye
Merkez Bankası kuru Fransız Frank'ından Türk Lirasına çevirip ödemeyi yapacaktır.
Eğer Hükümet önceden belirtilen ödemeyi üç ay içerisinde gerçeklestiremezse, Fransız
Frangından ödenmeyen toplama yıllık yüzde 3.5 gecikme faizi uygulanarak ödeyecektir.
30. Komisyon Delegesi 49. Madde 3. Fıkrasına istinaden davanın Mahkeme listesinden
çıkarılmasına davaya itiraz olmadığını belirtmistir.
31. Mahkeme Hükümet ve basvurucunun dostane çözüm sağladıklarını resmen not etmistir.
Sözlesmenin 19. Maddesindeki sorumluluklar bakımından sayet kamu düzeni (ordre public)
nedeni ile lüzum hasıl olsa idi (Kurallar 49 para 4). Divan, davayı tetkike devam edebilecekti.
Ancak Divan böyle bir lüzum görmemektedir. Bu münasebetle Divan, mevcut davaya
benzeyen önceki bir kaç davayı hatırlatmıstır. (Bkz Tomasi-Fransa 27 Ağustos 1992 kararı,
Seri A no.241-A, Ribitsch-Avusturya 4 Aralık 1995 kararı, Seri A ve Aksoy-Türkiye 18
Aralık 1996 kararı, Hükümler ve Kararlar Raporu 1996-VI). Böylece, Sözlesmeye taraf
devletlerin bu alanda üzerlerine aldıkları yükümlülüklerin niteliği ve derecesini belirginlesmis
olmaktadır.
Bundan dolayı, davanın listeden çıkarılması uygundur.
BU NEDENLERLE, DĐVAN OYBĐRLĐĞĐYLE;
Davanın listeden çıkarılmasına karar vermistir.
Đngilizce ve Fransızca olarak Divan Tüzüğünün 55. Maddesi 2.alt paragrafına göre yazılı
olarak tebliğ etmistir.
Đmza| Rolv Ryssdal
Baskan
Đmza| Herbert Petzold