TOHAV TARAFINDAN YÜRÜTÜLEN İŞKENCE VE KÖTÜ MUAMELEYİ ÖNLEME PROJESİ

5.5.2011
TOHAV SEMİNERLERİ
AVUKATLARA YÖNELİK CMK MESLEKİ EĞİTİM SEMİNERİ
23 NİSAN CUMARTESİ -24 NİSAN PAZAR


23 NİSAN 2005 CUMARTESİ

10.00-11.00 : AVUKATLIK HUKUKU İLKELERİ IŞIĞINDA YENİ CMK
Av.Dr. Yücel SAYMAN

11.00-12.00 : YENİ CMK’DA SORUŞTURMA
Av. Metin İRİZ

12.00-13.00 : YENİ CMK’DA SORUŞTURMA
Av. Metin İRİZ

13.00-14.00 :YEMEK ARASI

14.00-15.00 : AİHS SÖZLEŞMESİ NORMLARI IŞIĞINDA YENİ CMK
Av. Sezgin TANRIKULU

15.00-16.00 : AİHS SÖZLEŞMESİ NORMLARI IŞIĞINDA YENİ CMK
Av. Sezgin TANRIKULU

24 NİSAN 2005 PAZAR

10.00-11.00 : YENİ CMK’DA KOVUŞTURMA
Av.Aynur TUNCEL

11.00-12.00 : YENİ CMK’DA KOVUŞTURMA
Av.Aynur TUNCEL

12.00-13.00 :YENİ CMK’DA KOVUŞTURMA
Av.Aynur TUNCEL

13.00-14.00 : YEMEK ARASI

14.00-15.00 : KANUN YOLLAR
Av. Selim OKÇUOĞLU

15.00-16.00 : KANUN YOLLARI
Av. Selim OKÇUOĞLU
 

TOHAV
İŞ HUKUKU VE SOSYAL SİGORTA HUKUKU SEMİNERLERİ

I.İŞ HUKUKU UYGULAMASI
TARİH   : 27 OCAK 2005
SAAT   : 18.00-20.00
EĞİTİMCİ  : Av. MEHMET UÇUM
II.BİREYSEL VE TOPLU İŞ HUKUKUNDAN VE SOSYAL SİGORTA HUKUKUNDAN DOĞAN DAVA TÜRLERİ

SENDİKA DAVALARI
TARİH   : 24 ŞUBAT 2005
SAAT   : 18.00-20.00
EĞİTİMCİ  : Av. MEHMET UÇUM
III. İŞ VERENİN GÖZETME BORCUNUN İHLALİ HALİNDE UYGULANACAK YAPTIRIMLAR VE YARGISAL OLANAKLAR
TARİH  : 31 MART 2005
SAAT   : 18.00-20.00
EĞİTİMCİ  : Av. MEHMET UÇUM – Doç. Dr. ÖMER EKMEKÇİ
IV. KIDEM TAZMİNATI VE UYGULAMA SORUNLARI
TARİH   : 28 NİSAN 2005
SAAT   : 18.00-20.00
EĞİTİMCİ  : Av. MEHMET UÇUM – Av. MURAT ÖZVERİ
V. İŞE İADE DAVALARI VE UYGULAMA SORUNLARI
TARİH   : 26 MAYIS 2005
SAAT   : 18.00-20.00
EĞİTİMCİ  : Av. MEHMET UÇUM – Av. NECDET OKCAN
VI. İŞ HUKUKUNDA ALT İŞVEREN
TARİH   : 30 HAZİRAN 2005
SAAT   : 18.00-20.00
EĞİTİMCİ  : Av. MEHMET UÇUM – Av. MURAT ÖZVERİ

 

TOHAV HUKUK SEMİNERLERİ DİZİSİ PROGRAM ARŞİVİ
SEMİNER ADI SUNUMU YAPAN DÜZENLEYEN YER TARİH
İŞ HUKUKUNDA ÜCRET VE HÜKÜMLER Av. MEHMET UÇUM TOHAV AV. MEDET SERHAT KÜTÜPHANESİ 15.10.2004
18:00-20:00
KIDEM TAZMİNATI UYGULAMASI  Av. MEHMET UÇUM TOHAV AV. MEDET SERHAT KÜTÜPHANESİ 25.06.2004
18.00-20:00
BASIN HUKUKUNDA SON GELİŞMELER Av. OSMAN ERGİN TOHAV AV. MEDET SERHAT KÜTÜPHANESİ 11.06.2004
18:00-20:00
İŞ HUKUKUNDA DERHAL FESİH HAKKI
 
Av. MEHMET UÇUM TOHAV AV.  MEDET SERHAT KÜTÜPHANESİ 28.05.2004
18:00-20:00
YARGI KARARLARI IŞIĞINDA İŞ GÜVENCESİ Av. MEHMET UÇUM TOHAV AV. MEDET SERHAT KÜTÜPHANESİ 30.04.2004
18:00-20:00
UYUM YASALARI VE AVRUPA BİRLİĞİ Av. CEM SOFUOĞLU TOHAV AV. MEDET SERHAT KÜTÜPHANESİ 26.03.2004
18:00-20:00
POLİS UYGULAMALARI VE BAŞVURU YOLLARI Av. AYNUR TUNCEL TOHAV
 
AV. MEDET SERHAT KÜTÜPHANESİ
 
12.02.2004
18:00-20:00
İDARİ DAVALAMA SÜRECİ Av. ÇETİN YÜKSEL TOHAV AV. MEDET SERHAT KÜTÜPHANESİ 27.02.2004
18:00-20:00
İCRA İFLAS KANUNUNDAKİ DEĞİŞİKLİKLER Av. MERT ER KARAGÜLLE TOHAV�
 
AV. MEDET SERHAT KÜTÜPHANESİ 23.01.2004
18:00-20:00
CMUK YASA TASARISI Av. MUHİTTİN KÖYLÜOĞLU TOHAV�
 
AV. MEDET SERHAT KÜTÜPHANESİ 09.01.2004 18:00-20:00
YENİ İŞ YASASI-3 Av. MEHMET UÇUM TOHAV  AV. MEDET SERHAT KÜTÜPHANESİ 26.12.2003
18:00-20:00
YENİ İŞ YASASI-2 Av. MEHMET UÇUM TOHAV  AV. MEDET SERHAT KÜTÜPHANESİ 19.12.2003
18:00-20:00
TCK YASA TASARISI Av. A. HALİM YILMAZ TOHAV  AV. MEDET SERHAT KÜTÜPHANESİ 05.12.2003
18:00-20:00
TEBLİGAT HUKUKU VE DEĞİŞİKLİKLERİ Av. MERT ER KARAGÜLLE TOHAV  AV. MEDET SERHAT KÜTÜPHANESİ 14.11.2003
18:00-20:00
ARAMA HUKUKU Av. ERDAL DOĞAN TOHAV  AV. MEDET SERHAT KÜTÜPHANESİ 07.11.2003
18:00-20:00
YENİ İŞ YASASI
 
Av. MEHMET UÇUM TOHAV  AV. MEDET SERHAT KÜTÜPHANESİ 31.10.2003
18:00-20:00
UYUM YASALARI
 
Av. AKIN ATALAY TOHAV  AV. MEDET SERHAT KÜTÜPHANESİ 24.10.2003
18:00-20:00
DÜŞÜNCE VE İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ Av. M. SELİM OKÇUOĞLU TOHAV  AV. MEDET SERHAT KÜTÜPHANESİ 10.10.2003
18:00-20:00
MÜLKİYET HAKKI
 
Av. MEHMET ALİ KIRDÖK TOHAV  AV. MEDET SERHAT KÜTÜPHANESİ 26.09.2003
18:00-20:00
AVUKATLIK HUKUKUNDA GELİŞMELER Av. Dr. YÜCEL SYAMAN TOHAV  AV. MEDET SERHAT KÜTÜPHANESİ 25.06.2003
18:00-20:00
AİHS YAŞAM HAKKI VE İŞKENCE YASAĞI Av. ŞERİF YILMAZ TOHAV AV. MEDET SERHAT KÜTÜPHANESİ 06.06.2003
18:00-20:00
AİHM BAŞVURU YOLLARI
 
Av. CİHAN AYDIN TOHAV�
 
AV. MEDET SERHAT KÜTÜPHANESİ 23.05.2003
18:00-20:00
AYRIMCILIK YASAĞI
 
Av. OSMAN DOĞRU TOHAV AV. MEDET SERHAT KÜTÜPHANESİ 26.04.2003
10:00-17:00
Sempozyum dünya çapında profesyonel alanlardan bilim adamlarını biraraya getirerek tedavi yöntemleri, yasal  yaklaşımlar ve işkenceyle ilgili diğer konuları, mağdurları ve onların rehabilitasyonunu tartışacak.
Daha fazla bilgi www.irct.org web sayfasından elde edilebilir.
  Toplum ve Hukuk Araştırmaları Vakfı(TOHAV) ve Urfa Barosu’nun ortaklaşa düzenledikleri “AB ve Azınlık Hakları” konulu paneli 5 Mart 2005 Cumartesi günü Şanlıurfa’da yapıldı.
   Şair Nabi Kültür Merkezi’nde düzenlenen “AB ve Azınlık Hakları” konulu panele Dr. Tarik Ziya Ekinci, Prof. Dr. Baskın Oran, Av. Memedali Barış Beşli ve Urfa Barosu Başkanı Müslüm Akalın katıldı.�
  TOHAV Genel Sekreteri Av.Metin İriz tarafından yapılan açılış konuşmasında TOHAV ve bu başlıktaki çalışmalar hakkında bilgi verildikten sonra panel oturumuna geçildi.
Panelde konuşan Prof. Dr. Baskın Oran,” Türkiye’de azınlık sorununun sebepleri ve çözümü üzerinde durarak, Türkiye’nin vahim bir durumda olduğunu, azınlığın bir asli öğe sorunu haline geldiğini söyledi. Azınlık, egemen olmayan, sayıca az, farklı dil ve kültüre sahip olan gruptur. Azınlık hakları ise farklı grupların gerçek haklarına sahip olmasıdır. Azınlık bir alt kimliktir. Türkiyelilik ise bir üst kimliktir. Demokrasi ancak bu şekilde gelişir. Türkiye’de sadece Kürtler ve Türkler yoktur. Şu anda AB süreci ile Türkiye üstten demokratikleşmeye girdiği için bu beraberinde Türk milliyetçiliği yaratıyor. Buna tepki olarak da diğer yandan Kürt milliyetçiliği gelişiyor. Bu da vahim bir tablodur ve acilen bunun önüne geçilmesi gerekir. Türkiye’de sadece Kürtler ve Türkler asli unsur değildir. Türkiye’de yaşayan tüm azınlıklar asli unsurdur” diye konuştu.
  Dr. Tarık Ziya Ekinci de konuşmasında “Türkiye’deki halkların AB’nin temsil ettiği çağdaş demokrasiyi savunup kendi içinde yaşatması gerekir. Türkiye’nin AB’ye girmesi, Türkiye’ye insan hakları, demokrasi ve hukuk alanında ivme kazandıracaktır. Türkiye’nin AB’ye girebilmesi ve çağdaş demokrasinin yerleşmesi; Türk, Kürt ve diğer azınlık halklarını temsil eden aydınların demokrasi için birlikte hareket etmesinden geçer. Yine tüm azınlıklıklarda aydınlanma, bilinçlenme ve eleştiri kültürünün gelişmesi gerektiğini” belirtti.�
  Av. Memedali Barış Beşli,  “Türkiye’de Lazların yaklaşık bir buçuk milyon nüfusu vardır. Kendine has bir dili ve kültürü vardır. Ancak devlet bunu görmezlikten geliyor. Çünkü biz dilimizin, kültürümüzün buz gibi ellerin arasında eriyip yok almasını istemiyoruz. Bu azınlık haklarına aykırı bir durumdur” açıklamasını yaptı.
 

Türkiye’de İşkence ve Kötü Muamele konusu uzun yıllardan beri gündemde kalan bir sorun olarak varlığın devam ettirmiştir. İşkence ve Kötü muamele uygulamaları, son yıllarda Avrupa Birliği Uyum Süreciyle bağlantılı olarak gerçekleştirilen yasal reformlara rağmen uygulama’da bu muameleler halen devam ediyor. İşkence ve kötü muamele uygulamaları daha önce olduğu gibi yoğun olarak karakollarda, polis merkezlerinde sık rastlanmamaktadır. Bu durumun işkencenin azaldığına dair bir işaret olarak kaydedileceği sonucunu çıkarmak için hala erken. Öncelikle işkence ve kötü muamele fiilleri artık açık alanda gerçekleştirilmeye başlandı. Toplumsal gösterilerdeki ölçüsüz şiddetten tutalım, adam kaçırmalar ve tenha yerlerde işkenceye kadar uygulamalar baş gösterdi.
Yeni çıkarılan TMK değişikliği ise düşünce ve ifade özgürlüğü, kişi güvenliği ve özgürlüğü, adil yargılanma, vicdan özgürlüğü, örgütlenme özgürlüğü, toplantı ve gösteri hakkı, vb temel haklarda bugüne kadar atılan adımların hepsini silecek bir niteliktedir. Elbette ki bu yasadan sonra artık karakollarda da işkence vakalarına yeniden rastlamak şaşırtıcı olmayacaktır. Çünkü her şeyden önce CMK değişikliğiyle getirilen bir düzenleme geri alınıyor: hakim kararıyla yirmi dört saat süreyle avukatla görüşme engellenebiliyor. Bu süre içinde ifade alınamadığına göre ne yapılacağını tahmin etmek o kadar da güç değil.
İşkenceyi önleme projesiyle belirlediğimiz genel hedef, Türkiye’de işkence ve kötü muamele uygulamalarının yeni ve etkili yöntemlerle önlenmesine katkıda bulunmak idi.
Bu çerçevede temel faaliyet başlıklarımızdan olan eğitim seminerleri, bu projenin amacına ulaşmasından önemli bir noktada yer almaktadır.
Eğitim seminerlerinde konular belirlenirken “işkence ve kötü muamele” başlığı altında hem mevzuat ve uygulama bakımından kapsayıcı olması hem de etkili mekanizmalar oluşturarak ayrıntı olabilecek kimi noktaları vurgulamak ve bunların önemini kavratmak amacıyla hareket edildi. Bu bağlamda konuları oluşturmadan önce eğitime katılabilecek kişilerle sözlü diyaloglar yapıldı ve bir ihtiyaç değerlendirme çalışması yapılarak aşağıdaki başlıklar oluşturuldu.
İŞKENCENİN TANIMI
Bilindiği üzere işkencenin herkes tarafından kabul edilmiş net bir tarifine ulaşmak pek mümkün değildir. Bu başlıkta işkence, kötü muamele, onur kırıcı muamele, insanlık dışı muamele gibi aşamaları karşılaştırmalı olarak incelemek hedeflenmektedir. Bu incelemede Türk hukukunda ve insan hakları belgelerinde bu kavramın içeriğiyle ilgili kıyaslamalar yapılacaktır. Neyin işkence olduğu ve neyin olmadığı sorusu da örneklendirilerek cevaplandırılmaya çalışılacaktır.
TEORİK ARKA PLAN
Bu başlıkta bir bütün olarak işkence mevzuatı irdelenecektir. Konuya ilişkin iç hukuk mevzuatı ile Uluslar arası düzenlemeler aktarılacak ve benzerlik ve farklılıklar ortaya çıkarılacaktır. İç hukuk düzenlemeleri anlatılırken inter disipliner bir tarzda hareket edilecektir. Bu bağlamda ceza hukukunun yanında ceza usul hukuku, borçlar hukuku, idare hukuku, disiplin hukuku arasında mekik dokumak suretiyle konu çok yönlü olarak irdelenecektir.
Uluslar arası mevzuat başlığında ise işkence mevzuatına ilişkin uluslar arası sözleşme, ek protokoller, seçmeli protokol vd. belgeler incelenecektir. Söz konusu belgelerin uygulama kapasiteleri ve etkililiği üzerinde de durulacaktır. Devamla örnek olaylar üzerinden bu belgelerde yer alan düzenlemelerin nasıl kullanılacağı üzerinde de durulacaktır.
FAİLLERİN SORUMLULUĞU
İşkenceyle mücadelede en önemli caydırıcı etken hiç kuşkusuz faillerin sorumluluğu oluşturmaktadır. Türkiye’de çok ciddi sayıda işkence ve kötü muamele vakalarına rastlanmasına rağmen faillerin tespit edilip cezalandırılmalarıyla ilgili aynı şeyleri söylemek mümkün değildir. Bu durum öncelikle adalet mekanizmasında ciddi bir işleyiş bozukluğuna işaret eder. Bu gerçeklik aslında işkencenin amacıyla da örtüşmektedir: sindirme, korkutma, itiraf elde etme, kişiliksizleştirme vd. Denilebilir ki cezasızlık işkence failleri için neredeyse doğal bir durum halini almıştır. Bu sorun fail, mağdur ve mağdur temsilcisi bakımından incelenmeye değer bir konudur. Fail, işkenceyi yapar ve işkencenin amacını gerçekleştirir. Amaçlarından biri de mağdurun hak aramasını engellemektir. Mağdur, işkenceye uğrar ve korkutulduğu ve sindirildiği için başvuru mekanizmalarını kullanamaz. Buna bilgisizliği de eklemeliyiz. Mağdur temsilcisi ise işkence ve kötü muameleye uğramış bir başvurucu için suç duyurusundan öte bir şey yapmaz. Elbette bu durum özel durumları ve istisnaları içermemektedir. Fakat yukarıda anlatılan şey doğru olmasaydı bugün belki de faillerin sorumluluğunu tartışmayacaktık.
Elbette ki sorumluluğun en büyük kısmı idareye düşmektedir. Bir hukuk devletinde işkenceden bahsetmek zaten mümkün değildir. Böyle bir fiil icra edildiğinde savcılık resen ya da suç duyurusuyla harekete geçecektir. Söz konusu olan Kamu Savcılığı olduğu için mantıksal olarak savcının aynı zamanda mağdurun da savcısı sonucunu çıkarmak gerekmektedir. Şu olasılıkta yapılması gereken şeyi savcılıkların yapmasını beklemek yeterlidir.
Fakat böyle bir süreçte yaşamadığımız çok açıktır ve kamusal makamların ve otoritelerin yetkilerini kullanma biçimleri çok önemlidir ve uygulamada savcılıklar, işkence mağdurlarına adeta sanık muamelesini reva görmektedirler. Bu durum, idarenin bir bütün olarak hareket etme refleksinin yerleşikliğini kanıtlamaktadır. Dolayısıyla mağdurların ve temsilcilerinin yapacakları şey çoktur: Tıbbi alternatif raporlamalar, disiplin ve idari işlemler, tazminat, infaz sorunları, adil yargılanma, izleme kurullarına başvuru, algılama hataları, ve benzer diğer başlıklarda yaratıcı müdahalenin, idarenin bütüncül koruma refleksine rağmen başarılı olabileceği düşüncesindeyiz.
Bu başlıkta özellikle ceza, disiplin, idare ve borçlar hukuku bağlamında faillerin sorumluluğuna ilişkin AİHM ve Yerel Mahkeme kararlarından örnekler de sunularak esaslar belirlenecektir. Bu temelde disiplinler arası bir çalışmanın nasıl sonuç alıcı olabileceğine yönelik taktikler tartışılacaktır.
 

PRATİK ÇALIŞMA
Pratik çalışmada yukarıda belirtilen disiplinler arası etkili başvurunun ve işkenceyle mücadele yönteminin sonuç alınabileceğine ilişkin örnek mahkeme kararları incelenecektir. Kararlardan ilki AİHM’den seçilecektir. Diğeri ise iç hukuktan seçilecektir. Bu kararlar ışığında değişik olasılıklarda nasıl hareket edileceğine dair taktikler oluşturulacaktır. Gerektiğinde kurmaca vakalar üzerinden de aynı tartışmalar yürütülecektir.
İŞKENCENİN BELGELENMESİ
İşkencenin bulgulanmasında en önemli delillerden biri hiç kuşkusuz raporlamadır. Özellikle yeni usulde tarafların kendi delillerini sunmaları noktasında bağımsız raporların mahkemelerde tartışılmasını sağlaması önümüzdeki vakalar için çok önemlidir. Uygulamada sadece adli tıp hekimlerinin verdiği raporlara riayet edilmektedir. Bağımsız bilirkişilik kavramı bu başlıkta kullanılmamaktadır. Bu başlıkta amaçlanan şey, işkence mağduru, vekiline başvurduktan sonra vekilin soruşturma ve kovuşturma aşamalarında işkencenin bulgulanması ve belgelenmesiyle ilgili neler yapabileceği ayrıntılı olarak tartışılacaktır. Uygulamada karşılaşılan bir diğer sorun da fiziki ya da psikolojik raporlarda yer alan tıp terimlerinin anlamlarına ilişkindir. Başvurucu temsilcisi, terimlere aşina olmadığından aldığı raporlara hemen itiraz edememektedir. Bu çalışmada buna ilişkin dar bir sözlük de çıkarılacaktır. Bu başlıktaki çalışmada Adli Tıp Uzmanı Hekim eğitici olarak yer alacaktır.
İNFAZ REJİMİ
Türkiye’de infaz rejimi tamamen değiştirilmiş bulunmaktadır. Yapımı çok önceden başlayan F tipi cezaevleri yeni infaz rejiminin haberini vermekteydi. Nihayet yeni infaz kanunuyla bu sistem yasal bir çerçeveye oturtuldu. Fakat sorunlar bitmedi. Bu sefer de yeni infaz rejiminin tecrit sistemini getirdiğinden hareketle tecrit olgusu başlı başına bir işkence vakası halini aldı. Tutuklu ve hükümlüler tek, iki ve üç kişilik odalarda tutularak ciddi yaptırımlar uygulandı. Cezaevleri adeta özelleştirildi. Tutuklu ve hükümlüler en hafif durumlarda bile hücre cezası, görüş cezası vb. cezalara çarptırılmaktadır. Her şeyden önemlisi bu uygulamalar, rutin bir hal almaya doğru yol almaktadır. Uygulanan cezaların hepsinin de dayanağı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun.
Bu başlıktaki çalışmada İç Hukuktaki İnfaz Kanunu ve tutuklu ve hükümlülerin infazına ilişkin AB ve BM belgeleri ve Cezaevi Treatmanları karşılaştırılacaktır. Avukatlar, özellikle müvekkillerinin karşı karşıya kaldığı tecrit ve diğer cezalara ilişkin tek seçenek olarak infaz hakimine başvurmaktadırlar. Uygulamada bu yöntemin sonuç alıcı olduğuna dair pek pozitif örneğe rastlanmamaktadır. Bu çalışmada amaç, kapsamlı bir mevzuat analizi yaparak ilgililerin hem teorik bilgilerini beslemek hem de yaşanan somut vakalar üzerinden nasıl hareket edileceğine dair beceriler oluşturmak olacaktır.

İZLEME MEKANİZMALARI VE RAPORLAMA
İşkencenin önlenmesinde caydırıcı bir başka olgu da raporlamadır. Özellikle işkence vakalarının başından sonuna kadar geçirdiği aşamalarla birlikte ulusal ve uluslar arası izleme mekanizmalarına raporlanmasıyla ciddi yol alınabileceğini düşünmekteyiz. Bu başlıkta  İç hukukta başta TBMM insan hakları komisyonu olmak üzere Başbakanlık İnsan Hakları Danışma Kurulu, İl İnsan Hakları Kurulları ve bu konuda çalışma yürüten NGO lara bilgi ve raporların verilme yöntemleri ile Uluslar arası İzleme Mekanizmalarına başvuru ve rapor sunma teknikleri öğretilecektir.
 

Türkiye’de AB üyeliği süreciyle birlikte, yasal mevzuatta değişiklikler yapılmış, demokratikleşme yönünde adımlar atılmıştır. Bu süreçte atılan adımların pratikleşmesi ve yetersiz kalmasında, demokratik açılım ve gelişmeyi yalnız devlet tekelinde gören, devletin dışında hiçbir gelişme yaratılamayacağına olan inanç ve kültür de önemli rol oynamıştır.
TOHAV tam da bu noktada demokratikleşme sürecinde bölgenin sorunlarını inceleyerek, sivil toplumun sürece ne kadar müdahil olduğunu ve sivil toplumun rolünü Hukuk, Demokrasi ve Sivil Toplum Sempozyumu’yla 28–29 Şubat 2004 tarihinde Diyarbakır’ da tartışmaya açmıştır.
Sempozyumda aşağıdaki başlıklar altında üç oturum yapılmıştır.
Açılış Konuşması
Şehnaz Turan (TOHAV Genel Başkanı)
Birinci Oturum
Sivil Toplum Anlayışı ve hareketi
Sezgin Tanrıkulu (Oturum Moderatörü, Diyarbakır Barosu Başkanı)
Doç. Dr. Ferhat Kentel (İstanbul Bilgi Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi)
Ümit Fırat (Yazar- Helsinki Yurttaşlar Derneği Yönetim Kurulu Üyesi)
Şehmuz Diken (Yazar)
İkinci Oturum
Devlet-Yerel Yönetimler-Demokrasi ve Sivil Toplum İlişkisi
Av.Ferda Güllüoğlu (Oturum Moderatörü, Şanlıurfa barosu Başkanı)
Av.Hüsnü Öndül (İnsan Hakları Derneği Genel Başkanı)
Doç. Dr. Gülgün Erdoğan Tosun (Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi)
Leven Şensever (Araştırmacı-Yazar)
Üçüncü Oturum
Bölge Ölçeğinde Sivil Toplum Hareketinin İşbirliği Arayışları Sorunlar-Tespitler-Çözümler
Av.M. Selim Okçuoğlu (Oturum Moderatörü, TOHAV Yönetim Kurulu Üyesi)
Cuma Çiçek (Araştırmacı)
Necret İpekyüz(Diyarbakır tabip Odası Başkanı)
Selahattin Demirtaş (İHD Diyarbakır Şube Başkanı)
Necdet Atalay (Makine Mühendisleri Odası Diyarbakır Şube Sekreteri)
Ali Öncü (TES-İŞ Diyarbakır 1 No’lu Şube Başkanı)
Müzeyyen Nergiz (SELİS kadın danışmanlık Merkezi Üyesi)
Medeni Tutşi (KESK Diyarbakır Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü)
Devrim Güleryüz (İHD Bingöl Şube sekreteri)
Hüseyin Aygün (Tunceli Barosu Başkanı)
Sezgin tanrıkulu(Diyarbakır Barosu Başkanı)
Zekeriya Aydın(Batman Barosu Başkanı)
Fahrettin Çalan (Diyarbakır Jeoloji Mühendisleri Odası Başkanı)
Mahsun Bati (Çağdaş Hukukçular Derneği Yönetim Kurulu Üyesi)
Handan Coşkun (DİKASUM Çalışanı)
Zülal Erdoğan (Diyarbakır Barosu kadın Hakları Uygulama Merkezi Üyesi)
Niyazi Kavar (Tüketici Hakları Derneği Diyarbakır Şubesi Başkan Yardımcısı)
Fethi Süvari (Dicle Fırat Kültür Merkezi Üyesi)
Ferda Güllüoğlu (Şanlıurfa Barosu Başkanı)
Cafer Koluman (Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Üyesi)
Metin İriz (TOHAV Genel Sekreteri)
Konuk Katılımcılar
Remzi Azizoğlu
Levent Şensever (İstanbul Sosyal Forumu)
Nedim Ahas
Muzaffer Toy (Sokak Çocukları Derneği Başkanı)
Medeni Alpkaya (Eğitim Bilim Kültür Emekçileri sendikası Diyarbakır Şubesi)
Yaşar Altürk (Tüketici Konseyi Çalışanı)
Tahir Baykuşak (Dicle Üniversitesi Öğrenci Derneği Başkan yardımcısı)
Hukuk, Demokrasi ve Sivil Toplum Sempozyumu’nda sivil toplumun tarihsel süreç içinde geldiği aşama irdelenmiş, Türkiye’ de sivil toplum anlayışı, devlet-demokrasi ve sivil toplum kavramı tartışılmıştır. Ayrıca, “Bölge Ölçeğinde Sivil Toplum Hareketinin İşbirliği Arayışları Forumu” başlığında bölgede faaliyet gösteren sivil toplum örgütlerinin temsilcileri sunum yapmışlardır. Sempozyumda, sivil örgütlenme alanının kendi yapısal sorunlarını aşarak, devletin ve toplumun demokratikleşmesine nasıl müdahale edeceklerine ilişkin görüş ve öneriler açığa çıkarılmıştır. Sempozyum sonuç bildirgesinde tartışılan bu konular ışığında sorunlara ilişkin tespitler ve çözüm önerileri yer almıştır.
Hukuk, Demokrasi ve Sivil Toplum Sempozyumu’nda yapılan sunumlar ve sonuç bildirgesi aynı başlık altında bir Hukuk Demokrasi ve Sivil Toplum Kitabı olarak hazırlanıp, dağıtılmıştır.

Toplum Hukuk Araştırma Vakfı (TOHAV) tarafından düzenlenen ‘Avrupa’da Azınlık Hakları ve Türkiye’ konulu panelde konuşan Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etütler Vakfı (TESEV) Demokratikleşme Programı Yöneticisi Dr. Dilek Kurban, Türkiye’de azınlıklara yönelik 80 yıldır bir dışlama ve ‘öteki’leştirme politikasının yürütüldüğünü söyledi.
TOHAV Avrupa Birliği Enstitüsü’nde düzenlenen panele katılan TESEV Demokratikleşme Programı Yönetici Dr. Dilek Kurban, Türkiye’nin azınlıklara yönelik uygulamalarına değindi. Lozan Antlaşması ile birlikte Türkiye’de azınlıklara verilen hakların hiçbir zaman hayata geçmediğini belirten Kurban, “Türkiye’de azınlıklara karşı 80 yıldır bir ‘öteki’leştirme politikası yürütülüyor” dedi. Dünyada tüm üniter devletlerin azınlıkları inkar üzerine inşa edildiğini ifade eden Kurban, azınlıkların ise, kendilerini doğru anlatmadığını belirtti.
Türkiye’de Kürtlerin ise kendilerini azınlık olarak görmek istemediğini kaydeden Kurban, “Kürtler her zaman makro siyaset peşinde, mikro siyaset yapmıyorlar” diye belirtti.
Türkiye’de öncelikli toplumsal sorunların başında gelen ‘Ermeni Sorunu’, ‘Kürt Sorunu’ ve ‘Başörtüsü Sorunu’nu yaşayan kesimlerin de birbirini anlamadığını savunan Kurban, sorunların hukuksal mücadele ile çözüleceğine vurgu yaptı

TOHAV Genel Başkanı Av. Şehnaz Turan’ın açılış konuşmasını yaptığı seminerde Av. Selahattin Demirtaş, Av. Nalan Erkem, Dr. Ümit Biçer ve Merkezi İsviçre’de bulunan APT derneğinden Matthew Pringle tarafından birer sunum gerçekleştirildi. Konuşmasında TOHAV tarafından yıllardır işkenceye karşı hukuki mücadele yürütüldüğüne vurgu yapan Av. Şehnaz Turan, Türkiye’de işkence ve kötü muamele uygulamalarının halen devam ettiğini belirterek, yürütülmekte olan İşkence ve Kötü Muameleyi Önleme Projesiyle işkencenin önlenmesi konusunda stratejik davalar ile yeni taktikler oluşturulmasına katkı sunulmaya çalışılacağı ifade edildi.
Selahattin Demirtaş ilk konuşmacı olarak yaptığı sunumda, Türkiye’de işkencenin toplumsal sorunlardan bağımsız olmadığını vurgulayarak, işkencenin önlenmesinin temel sorunların çözümüyle birlikte ele alınması gerektiğini ifade etmiştir.
Av. Nalan Erkem tarafından yapılan, işkencenin hukuki belgelenmesi, mağdurla görüşme teknikleri başlığı altında yaptığı sunumda, işkence mağdurlarıyla görüşmenin tarzı ve İstanbul Protokolü görüşme tekniklerine uymanın önemini anlattı. Katılımcılar arasından oluşturulan gruplar canlandırma yöntemiyle, işkence mağdurları ve hukukçular arasında kurulması gereken iletişim yöntemlerinin inceliklerini gözler önüne sermiştir. Koruma hakları, faillerin sorumluluğu başlığı altında Av Nalan Erkem tarafından ikinci gün yapılan sunumda ise, yine katılımcılardan oluşturulan grupların kendilerine verilen olayları çözümlemesi ve değerlendirmesini sağlayarak, bu değerlendirmeler yoluyla koruma hakları ve faillerin sorumluğunu açıklamıştı.
Kocaeli Üniversitesi’nden Dr. Ümit Biçer ise “İşkencenin Belgelenmesi ve Tıbbi Raporlama” başlığı altında yaptığı sunumda “Canlılarda adli tıbbi görev ve işkencenin bulgulanmasında dikkat edilmesi gereken konulara değinerek, Minnesota Otopsi Protokolü hakkında bilgiler vermiştir.
İşkenceyi Önleme Derneği’nden (APT) Mathew Pringle ise Uluslararası Önleme Mekanizmaları başlığı altında yaptığı sunumda özellikle katılımcılar için yeni bir konu olan BM İşkenceye Karşı Seçmeli Protokol (OPCAT) üzerinde değerlendirmelere yer vermiş Seçmeli Protokolü kabul eden ülkeler ve bu protokolün gerekliliği ve nasıl işleyeceği, ulusal önleyici mekanizmaların nasıl oluşturulacağına dair bilgiler vermiştir. Diğer ülke deneyimlerinden örnekler veren Pringle Sivil Toplum Örgütlerinin OPCAT’in onaylanma ve uygulanması sürecini aktif olarak teşvik etmesi ve sürece aktif katılımı gerektiğini vurgulamıştır.
Seminer daha sonra Proje Koordinatörü Hatice Ödemiş tarafından yapılan kapanış konuşmasının ardından sona ermiştir.